Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Toplumun tembellik teklifi ile imtihanı

Toplumun tembellik teklifi ile imtihanı

Gidişatın hiç de hayra alâmet olmadığını ifâde ederek söze başlayalım.

Bunu vereceğiz, şunu vereceğiz, onu vereceğiz, hem de bedava vereceğiz diyen seçilmeye tâlip kişilerin sürüsüne bereket zamanları yaşadığımız şu günler, gayret sahibi insana en büyük kötülüğün yapıldığı günler olarak zihinlere ve tarihin sayfalarına kazınmaya namzettir.

Büyükler daha iyi bilir, diyemez oluşumuzu ete kemiğe büründüren bu beyan sahiplerinin niyetlerinin, bedavacılık kültürünün toplumun irfan ve gayret kültürünü mağlup etmek olduğunu göremeyenlerin, bunun adının bir seçim kampanyası değil toplumun dinamiklerinin altına konulmuş dinamitler olduğunu fark edemeyenlerin aklına şaşmak lazımdır.

Mensubu olmaktan şeref duyduğum Türk Milletinin bir ferdi olarak devletimden ve devlet adamlarımdan, devletimi yönetmeye tâlip olan insanlardan tek isteğim, gayreti yüceltmeleri ve gayreti olanın hayrete düşmeyeceği adil bir düzenin geç kalınmış olsa da temellerinin atılmasıdır.

Gayreti olmayanın hiçbir şey isteme hakkının olmadığını anayasasına yazan bir devletin varlığını düşünmek bile, insanın içini kabartmaya yeter.

Böyle bir devlet tasavvurunu, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuna aykırı bir tavır olarak görenlerin bizi anlamalarına imkân yoktur.

Tam aksine, insanı yaşatarak devleti yaşatmanın en sağlam yolu, insan onurunu koruyan bir devlet işleyişine sahip olmaktan geçer. İnsanın onurunun korunması da gayretine saygıdan geçer. Mesele bu kadar açıktır.

Kendi adıma şunu ifade edeyim ki; devleti yönetmeye tâlip olan insanların bedavacılık propagandası, benim aklıma ve onuruma yapılmış bir hakarettir.

Benim insan olma onurum, gayretimin varlığı ile kâimdir. Gayrete gerek olmadığını salık veren bir siyaset dilinin en temel hedefi, bilinsin ki benim onurumdur.

Onurumu hedef alan propaganda şayet başarılı olursa, toplum olmanın en temel hasleti olan gayret kavramının altına konulmuş dinamitlerin fitilinin ateşlendiğinin de bilinmesi, Türk Milletinin bundan sonraki kaderi noktasında önem arz etmektedir.

Toplumu gayrete sevk ederek toplumdan onay almanın terk edildiği, topluma tembellik teklif ederek akıl ve gönül çalmanın yollarının arandığı siyaset dili, günlerin sonunda toplum olarak mağrur mu olacağımızın, mağdur mu olacağımızın belirleyicisi olacaktır.

Aksiyon insanlarından ziyade slogan insanlarının rağbet gördüğü günümüz siyasetinin, toplumu anlamaya yönelik yatırım yapmayı aklından bile geçirmediğini, üzülerek ifade etmek zorundayım.

Kundaktaki bebeğin bile bildiği dünya atasözü olan ‘bana balık verme, balık tutmayı öğret’ ilkesini, topluma tembellik teklif eden siyasilerin nereleri ile anladığını çok merak ediyorum.

Her şeyi devletten bekler duruma sokulacak bir toplumun ortadan kaldırılması hedeflenen en temel hasleti, millet olma bilinci ve bu bilinci diri tutan gayretidir.

Tembellik teklifi ile yok edilecek gayret, milletin de yok olmasını beraberinde getirmeyecek mi?

Tarihi, yürüyerek değil koşarak yaşayan Türk Milleti, topluma tembellik teklif eden siyaset diline meyil etmez, biliyorum. Biliyorum fakat, gayreti niçin bu kadar ayaklar altına aldığımızı ve böyle bir siyaset dili ile niçin muhatap olmak zorunda kaldığımızı da merak ediyorum.

Hangi güzelliklerimizi fark etmeden kaybettik acaba?

Alın teri akıtmayı, enâyilik görenlerin sayısı mı çoğaldı yoksa, toplumumuzda?

Minnet hesabını açmayı, bankada hesap açmaktan daha kolay yapanların sayısı mı çoğaldı, bu topraklarda?

Anadolu irfanını kaybetmek üzere miyiz yoksa?

Bunlar, ümitsizlik soruları değildir elbet. Fakat, var ise bir hastalık, teşhis için bu sorulara verilecek cevaplar hayati önem arz etmektedir.

Yük olarak değil, yük alarak yaşayan Türk Milletinin yükünü Allah hafifletsin. Duamızdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi