TOPLUM VE FİKİR
‘’İnsanlarla beraber ol; fakat insanlarla beraber olma.’’
Geçen bu söz bir fikir kitabında hadis olarak nitelendiriliyordu. Hadis olup olmadığını bilmiyorum ama söz olarak çok hoşuma gitti ve kullanmak istedim.
Allah-u Teala her insanı saçından kaşına, ayağından tırnağına farklı farklı yarattı. Bunu etrafımızdaki insanlara bakıp çok rahat bir şekilde müşahede edebiliriz. En ince ayrıntısına kadar farklı ve özenli bir şekilde yaratılmış bir varlık İnsan. Gülüşlerimiz bile farklı herkesten. Bedenleri bile bu kadar farklı yaratılmışken insanların aynı şekilde düşünmesini istemek bir zulüm değil midir?
Allah-u Teala kitabında sürekli insanların düşünmesini ve akıllı işler yapmasını istiyor. Hata yapmamasını değil aynı hataya akıllılık yapıp bir daha düşmemesini istiyor. Genel hitap ‘’Düşünmez misiniz? Akletmez misiniz?’’ düşünün o beyni, zekayı size boşa vermedim diyor belki de. Ben şöyle düşünüyorum ki Allah, ancak düşündüğümüz zaman bize insan olduğumuzu söylüyor. İnsan olabilmek için düşünmek gerektiğini.
Akıl Arap dilinde bağlamak anlamına geliyor. İki şey arasındaki ilgiyi bulmak. Mesela ağacı gördüğümüz zaman onun aynı zamanda gölge kaynağı olduğunu, oksijen verdiğini, kışın odun olarak yakıldığını ve daha bir sürü bağlantı kurabilmemiz gibi. Bu bağlantıları kopardığımız an Allah-u Teala bizi sorumluluk dairesinden çıkarıyor. Sen artık sorumlu değilsin çünkü bağlantı kuramıyorsun artık. Çünkü o kişi sadece günlük hayattaki bağlantıları koparmış değil en büyük bağlantı olan Rabbiyle de koparmıştır ve ibadet yapma hürriyeti veya insanlığı ortadan kalkmıştır. En büyük bağlantıyı kurduktan sonra yani Allah ile olanla, ne kadar çok bağlantı kurabilirsek o kadar akıllı oluruz.
‘Düşünmez misiniz?’ hitabı, akıl, bağlantı ve en başta yazdığımız söz. İnsanlarla beraber olma bu dünya için kaçınılmaz bir durum. Dünyaya gözümüzü açar açmaz bir insan topluluğunun içinde kendimizi buluyoruz. Sonra o insan topluluğu git gide büyüyor etrafımızda ve bizim bu topluluktan kendimizi yadsımamız imkansız hale geliyor. İnsanlardan en kaçtığımız zamanlarda bile kendimizi insanlar içinde buluyoruz. Onun için insanlarla olma kaçınılmaz bir durum. Kaçınılmaz olmayan ise insanlar gibi düşünmeme ve o sürü psikolojisi içerisine girmeme. Bir doğrunun, çok taraftarı olması o bilginin yüzde yüz doğru olduğu anlamına gelmemesi gibi. Dünyanın yuvarlaklığı ve Galileo örneği hep bana çarpıcı gelmiştir.
Herkes gibi düşünme felaketi! İnsanlar içerisinde yaşıyor olmamız onlar gibi düşünme zorunluluğunu getirmemeli. Herkes farklı düşünmeli ki ortada bir düşünce ahengi oluşsun. Fakat toplumda zamanla düşünce diye bir şey kalmıyor sanki. Herkes aynı şekilde düşünmeye mahkum ediliyor, farklı düşünenler asi olarak isimlendiriliyor. Ve sonuç olarak dışlanıyor. Çünkü hep aynı düşünülmesi gerektiği öğretildi bize. Okuldaki eğitim sistemi bunun en güzel örneği. Aynı tip düşüncede insan üretmek. Üretmek diyorum çünkü düşünmeyen bir insan olamayacağı kanısındayım. Toplumun içinde olup toplum gibi düşünmemek büyük erdem. Toplum, farklılıklar bütünü olarak tüm fikirlerin toplayıcısı konumunda olmalı. Şuan toplum dediğimiz şey aslında tamda sürüyü örneklendiriyor. Fikir üretilmek yerine fikre karşı çıkılıyor.
Toplumun içinden olup toplumdan olmamak ümidiyle…
Vesselam…