Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu TERÖR ÖRGÜTÜ NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

TERÖR ÖRGÜTÜ NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

Türkiye’nin iki yılı aşkın süredir içinden geçmekte olduğu çatışmasızlık süreci ve terör sorununu çözmeye dönük çabaların terör örgütü katında çok ciddiye alınmadığını görmemize rağmen pozitif olma adına hep ‘acaba mı’ dedik. Toplum sağduyu sergiledi ve birlikte hareket etti. Süreçte şehit ailelerinin gösterdiği metanet ve ‘analar ağlamayacaksa biz de destek verelim’ yaklaşımı milletimizin vakarını gözler önüne serdi.

Bunu olup-bitenler içimize sindiği için yapmadık. Çok memnun olduğumuz, canilerden hazzettiğimiz için kabullenmedik. Her şeye rağmen ‘kan kustuk ama kızılcık şerbeti içtik’ dedik.

Biz böyle dedik de, teröristler anladı mı? Hayır. Hep kışkırttılar, hep arkadan hançerlediler, hep gerdiler. Geçtiğimiz yıl 6-7 Ekim olaylarıyla mızrağın çuvala sığmadığını gördük. Millet gördü. Ama Türkiye’deki genişçe bir Kürt nüfusun görebildiğini söyleyebilecek durumda değiliz. Bilakis, aksi yönde emareler daha fazla.

İş makinalarını yakmak, güvenlik kuvvetlerimize taciz atışları, hatta saldırılar düzenlenmesi bardağı taşırdı artık. Bunların katil olduklarını biliyoruz; hak ve hukuka riayet etmediklerinden eminiz; insanlıktan nasiplerini almadıkları konusunda da şüphemiz yok.

Bugün gelinen noktada, kimse karşı tarafın aymazlıklarından bahisle çözüm dayatması yapamaz. Bundan sonraki sürecin adı çözüm olmaz; mutlak ve şartız teslimiyet olur.

Bölge insanı ve ülkenin diğer bölgelerinde HDP’ye oy veren seçmen şapkasını önüne alıp, düşünmelidir. Son dönemlerdeki nispeten sakin dönem kendilerine ne kazandırdı, ne kaybettirdi. Muhasebeyi iyi yapamazlarsa, akıbetleri de hayır olmaz.

Örgüt kanaatimce Kürt halkının ‘sırtından sopayı …’ eksik bırakmak istemiyor. Sürekli gerginlik, sürekli çatışma ve sürekli problemin kendilerine avantaj sağlayacağını düşünüyor. Bir nevi ‘unutma, unutturma’ taktiği peşindeler. Seçimlerde elde ettikleri nispi başarıyı sürdürmek için bunu yapmak zorunda olduklarını düşünüyorlar.

Son söyleyeceğimizi ilk söyleyelim: Terör örgütünün artan hareketliliği ve özellikle seçtiği taktik HDP’ye yaramaz. İhtimal yok.

Sürdürdükleri gerginlik siyasetinde şimdiye kadar başarılı olduklarını kabul etmek lazım. Lakin, bundan sonraki dönemde netice almaları zor görünüyor.

HDP’nin bölgede ve Kürt nüfus arasında oyunun artması noktasında benim bir teorim var. Genel manada Kürt nüfusu kastediyorum, Beyaz Türklerin artan Kürt sevgisini değil. O ayrıca konuşulması gereken başka bir şey.

Okurlarımızın pek çoğunun vakıf olduğunu düşündüğüm Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi teorisinin seçmen tercihlerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Maslow beş seviyede ihtiyaçtan bahseder: Bunların birincisi bedensel, fizyolojik ihtiyaçlar, ikincisi güvenlik ihtiyacıdır. Karnı doyan insan güvenlik ister.

Kürt seçmenin karnı doydu; ekonomik yönden bariz bir problemi kalmadı. Çözüm Süreci ile çatışmasızlık ve nispeten güvenli atmosfer de gerçekleşince bugün sıra daha üst seviyedeki ihtiyaçlara geldi.

Bunlar kendini gerçekleştirme, tatmin olma, sayılma gibi hiyerarşik anlamada daha üst seviye gereksinimler. Kürt seçmen ‘ben de varım’ ‘ben buradayım’ diyor. Tamam varlığına laf etmeyiz, ama toplumun diğer kesimlerinde fazla ve orantısız taleplerini kabullenmek de mümkün değil.

O nedenle seçim döneminde Ak Parti’nin ‘terör yok, ekonomi iyi’ söylemleri bu seçmeni daha fazla şey talep etmeye sevk etti. Amiyane tabirle bir kısım Kürt seçmen ‘havalandı’.

PKK uslu durmaz, güvenlik kuvvetlerine ve masum insanlara saldırmaya devam ederse HDP seçmeni kendi arkasında sıraya giremez. Destek sağlayamaz. Bölgede altyapı yatırımlarında, sözgelimi baraj inşaatında çalışan iş makinalarını tahrip ettikçe, oyları düşer. Ekonomik refah kaybı ve güvensizlik insanları HDP’den uzaklaştırır. İnsanlar canlarının derdine düşerler, daha fazla siyasi hak peşine değil.

Böylece normalleşemezler. Türkiye’nin diğer bölge ve etnik unsurlarının pozisyonlarını anlayamazlar.

Bunu birileri anlatmalı bu canilere...

Silah bırakmadıkça, güvenlik ihtiyacını gidermedikçe kendilerine seçmenden ‘ekmek’ çıkmaz. Bölge halkı şu veya bu nedenle destek vermeye devam etse bile İstanbul’daki seçmeni ikna edemez, Kocaeli’den bir daha vekil çıkaramazlar.

Bu olaylar HDP’nin normalleşmesini engelleyici, Türk siyasetin makulleşmesini tırpanlayıcı, seçmenlerini korkutucu etki yapar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi