Teknolojik Köle
Son araştırmalarla birlikte “teknoloji bağımlılığı” diğer zararlı bağımlılıklar gibi mücadele edilmesi gereken bir hastalık, zararlı alışkanlık olarak kabul edildi. Ben yıllarca söylüyordum, ilk cep telefonumu aldığımdan beri.
Bilim ve teknolojinin tek gerçek kaynak olarak kabuk edilmesi ve hayatın bu ikiliye göre düzenlenmesi fikri modern dünyanın en büyük hatalarından biriydi. Yakın zamana kadar üretmek daha erdemli ve gerekli görülürken, şimdilerde “tüketmek” daha lazım ve başat faktör olarak algılanıyor.
Tüketim hırsının çılgınlığa dönüşmesinde “teknoloji” büyük rol oynadı. Çoğu insan teknolojiyi bilimle birlikte kullanıyor, her ne kadar teknoloji bilimsel çalışmaların bir ürünü, bir neticesi gibi görünse de artık teknoloji bilimden farklı bir tesir gücüne sahiptir. Bir ve sıfırı kullanarak sanal bir bellek oluşturan bilim, meydandan çekilmiş, yerini hızla yenilenen ve gelişen oyuncaklara bırakmıştır.
Teknolojik oyuncaklar, bizim tahtadan yaptığımız atlara hiç benzemiyor; teknolojik oyuncaklar bizi bir noktaya kadar eğlendiriyor ve hemen sonra bağımlısı haline getiriyor. Psikologlar, pedagoglar, eğitimciler teknolojinin iki büyük kardeşinden çok şikâyetçi; televizyon ve sanal ortam. Her ikisi de çeşitli boyutlarda ekranlar vasıtasıyla duruyorlar karşımızda. Bir “inç” muhabbeti aldı başını gidiyor, cepte başka, çantada başka, evde başka inçte ekranlarla oyalanıyoruz.
Özellikle çocukların ve gençlerin haddinden fazla ekran başında vakit geçirdiklerini tespit ediyor araştırmalar, araştırma yapmaya gerek bile kalmıyor oysa çocuğunuzun bahçede toprakla oynadığı zamanla, televizyon karşısında geçirdiği vakti kıyaslayın yeter. Tabi oynayacak toprak kalmışsa…
Geçenlerde uzun sayılabilecek bir otobüs yolculuğu yaptım, her koltuğun kendine ait bir televizyonu, bir kulaklığı var. Küçücük televizyonlarda hemen her yaşa, her zevke göre yayın bulmak mümkün, ister aksiyon dolu bir film seç izle, ister klipli müzik dinle, ister Internete gir kal takipte. Hiçbir şey bulamadın mı, otobüsün önüne konulan kameradan yolu seyret. Eskiden “yolculuk nereye?” diye başlayan sohbetler yok artık.
Televizyon her yaşa her zevke göre ürünle karşımıza çıkıyor, onca kanal onca program arasından izleyecek bir şeyler mutlaka buluyoruz. Uzmanlar, ekran başında geçirilen vaktin sınırlanmasına dönük tavsiyelerde bulunuyor. Nasıl oturağımızı, hangi ışıkta olacağımızı, program seçmenin önemini filan anlatıyorlar, nedense “uzaklaşalım, kapatalım, vaktimizi ona göre ayarlamayalım” diyen yok.
Internet bahsi çok daha karmaşık, madem çocuklardan açtık konuyu tek bir örnek bile işin vahametini ortaya koyar sanırım. Gençlerin ve çocukların Internet ile tanışmaları sigaraya başlama yaşından çok daha küçük. Teknolojik köleler çağına ramak kaldı.