TARAFTARLAR, HOCAYA SAYGISINDAN KIZGINLIĞINI KENDİ İÇERİSİNDE YAŞADI
Aslında her şey Malatyaspor maçının 13. saniyesinde başladı. O karşılaşmadan önce zirve yarışı mücadelesi veren İttifak Holding Konyaspor’da Serkan’ın kırmızı kart görmesi, diğer olumsuzlukları da beraberinde getirdi.
Garanti gözüyle bakılan bir maçtı. Konyaspor kazansaydı, hem özgüven kazanacak hem de üst sıralarda diğer takımların özel önlem alması gereken bir takım hüviyetine bürünecekti. Ama olmadı. Futbolun olumsuzlukları, şansızlıklar Konyaspor’un yakasını bir türlü bırakmadı. Bireysel hatalar sonucu kaybedilen Malatyaspor maçından sonra Fenerbahçe ve Eyüpspor maçlarının da kaybedilmesi, Konyasporlu futbolcuların zirve özgüvenini kaybettirdi.
Ziraat Türkiye Kupası’nı daha önce müzesine getirmiş bir takımın 2. Lig seviyesindeki ve kendi liginde son sıralarda yer alan bir takıma yenilmesi asla kabullenilecek bir durum değildi. Taraftarlar bu duruma önce tepki göstermek yerine; kızgınlığını, üzgünlüğünü hatta kırgınlığını kendi içerisinde yaşadı.
Aykut hoca, Eyüpspor maçında yedek bekleyen oyuncuların hazır olduğunu düşünüp onlara forma şansı verdi. Ama yedekler şanslarını iyi kullanamadı. Ve neden yedek beklediklerini ve bundan sonra da kendilerini geliştiremedikleri takdirde yedek beklemeye devam edeceklerini gösterdi.
Konyaspor, belki de ligin en kötü yedek kulübesine sahip! Bu cümlemin altını özellikle çizmek istiyorum. Oyunu değiştirebilecek bir isim olmadı şimdiye kadarki süreçte! Bu da teknik heyetin elinin güçlü olmaması anlamına geliyor.
Aykut Kocaman’ın kulübün menfaatlerini düşünüp risk alması tutmadı. Tutsaydı, Konyaspor hem önemli gençleri kazanmış olacaktı. Hem de bunu düşük bir bütçe ile sağlamayı başaracaktı. “Kulübün kasasından daha az para çıksın” düşüncesi Kocaman’ın hem elini kısıtladı, hem de son haftalarda alınan başarısızlıkların öncüsü oldu. Belki de skora etki eden oyuncular alınıp, maç kazandırarak kendilerinin maaşlarını çıkarabilirlerdi.
Bulunduğu konum itibariyle hem alt sıralara hem de üst sıralara yakın olan Konyaspor, Gençlerbirliği maçına kendisini taraftara affettirmek için çıktı. Rahat kazanılabilecek, hatta farka gidilebilecek bir maçta son tercihlerin iyi olmaması ve futbolcuların birlikte ileriye çıkacakken geriye dönmeleri maçın 90 dakika 1-0’la devam etmesine sebep oldu.
Volkan Fındıklı’nın yaptığı bireysel hatalar ve diğer oyuncuların etkisizliği 90+4’te hüsranla sonuçlandı. Konyaspor’un önde olduğu maçta, futbolcuların taraftarlar tarafından ıslıklanması, yuhalanması da çok gereksizdi. Çünkü hataların ve yeteneksizliğin cezası maç içerisinde değil maç sonu kesilmeliydi. Islıklar, sorumlulukların alınmamasını sağladı. Daha fazla hata yapılmasına sebep oldu.
Taraftarlar sonuna kadar haklıydı. Kabul, bu maça kadar sabırlı bir davranış sergilenmişti. Kızgın olduğu halde bu kızgınlığını kendi içerisinde yaşayan bir taraftar topluluğu vardı. Onun dışarıya vurması ise pahalıya mal oldu.
Bu cümlem kesinlikle kendisini oyuna veremeyen, yeteneksiz, kafası oyunda olmayan futbolcu grubunu koruduğum şeklinde anlaşılmasın… Zaten o oyuncular, Konyaspor’un içinde bulunduğu durumun mimarı!
Futbolcular, eğer Aykut Kocaman’a olan sevgilerini göstermek istiyorlarsa bunu saha içerisinde yapmalılar. Saha dışında ya da antrenmanlarda değil… Alınan sonuçlarla futbolcular, Aykut hocayı da zor durumda bıraktı. Zaten taraftarlar, bu süreçte hiçbir zaman skora kızmadı. Kızgınlığın en büyük sebebi mücadele ruhunun kaybedilmesiydi. Konyaspor Süper Lig’de olmasa başka Süper Lig takımlarında forma giyemeyecek futbolcular, bu takımın kıymetini bilmeli! Aksi takdirde yok olur giderler…