Tahıl, enerji ya sonra?
Tahıl krizi aslında yeni dünya düzeni kavramının konuşulmaya başladığı günlerden beri konuşula gelen ve bana göre de yeni dünya düzeni denilen o düzeni kurmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürecek olan bir durum…
Üreten değil tüketen toplumlar oluşturarak yıllardır dünyayı suni bir kıtlığa sürükleyen akıl bununla da yetinmedi…
Rusya Ukrayna savaşı yine bu bağlamda değerlendirilmeli diye düşünüyorum. Dünyanın tahıl deposu olan bu iki ülke arasında çıkan çatışma tüm dünyada bir tahıl krizine dönüştü…
Kış aylarının gelmesiyle de yine yeni bir krizin kritiğini tüm dünya yapmaya başlayacak. Enerji krizi…
Rusya’nın gaz fiyatlarını şimdiden ikiye katlayan açıklamaları adeta Avrupa’nın zor geçecek kış günlerinin fragmanı gibi…
Avrupa ülkeleri şimdiden enerji konusunda tedbirler almaya başladılar.
Tahıl krizi, enerji krizi ya sonra… Sırada ne var acaba?
Peki bizde durum ne?
Öncelikle biz bu yeni dünya düzeni kavramının neresindeyiz?
Türkiye ayak uyduran ülke modundan çıkmış durumda…
Tahıl krizinde herkes felaket senaryoları konuşurken Recep Tayyip Erdoğan savaşan iki ülkeyi aynı masada oturtarak büyük bir krizi nihayete erdiriyordu.
Enerji krizi konusunda da olaya noktayı koyacak olan bana göre Recep Tayyip Erdoğan olacak…
Son yıllarda hem güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi doğal enerji kaynaklarına büyük destekler vererek enerji sektörünü büyüten hem de nükleer enerji yatırımını tamamlamak üzere olan bir Türkiye var artık sahnede.
Eksiklerimiz var mı?
Tabi ki var…
Ekonomimizi üretime dayalı hale getirmemiz elzem. Özellikle tarımsal üretim konusunda ciddi tedbirler alınması gerekiyor. Tarım yönetimini tarımla iç içe olan, sahadan gelen insanların yapması lazım. Dört duvar arasında hazırlanan kalın raporlarla ve o raporlara göre alınan kararlarla tarım politikası yürütülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Muhakkak sahadan bilgi alınıyor, muhakkak tarımla iç içe olan insanlarda tarım politikasının belirlenmesinde rol alıyorlardır. Lakin çiftçilerle yaptığımız görüşmeler tarım politikamızda yanlışlar olduğunu gösteriyor.
Hem tarım hem de sanayi üretiminde desteklemelerin ince eleyip sık dokuyarak yapılması gerekiyor. Önümüzde önemli bir seçim ve daha da önemlisi yeni bir dünya düzeni var.
Dış politikada atılan önemli adımların içerde yapılan küçük hatalarla heba edilmesine izin verilmemeli.
Yeni dünya düzeninde düzene uyan bir Türkiye değil düzen kuran, adalet sağlayan bir Türkiye sahnede.
Daha önemli olaylarda daha önemli konumlarda göreceğiz ülkemizi…