Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu SOKAK ARALARINDA KOKOREÇ, KÖFTE

SOKAK ARALARINDA KOKOREÇ, KÖFTE

Sokaklarda ve hijyen kurallarına uyulmadan açıkta satılan yiyecekler herkesin malumu. Konya’mızda son dönemlere değin o kadar yaygın değildi. Ama maalesef bugün, özellikle Selçuklu bölgesinde neredeyse her caddede seyyar bir kokoreççi ve köfteci mevcut.

Akşamın belli bir saatinden sonra piyasaya çıkan bu satıcılara karşı toplumda belli bir önyargı da var aslında. Yiyeceklerin hazırlanış ve sunuluş şartlarını bilmiyoruz. Satılan yiyeceklerin sağlık şartlarına uygun olup, olmadığı konusunda da bir kanaate sahip değiliz.

Neresinden baksanız problemli yani. Bu tür satıcılar bir defa yasal değiller. Uygun şartlarda yiyecek sattıklarını düşünsek bile yapılan iş, kanunlara ve mevzuata aykırı şekilde yürütülüyor. O nedenle hattı zatında mesele çok doğrudan ve açık.

Öte yandan konunun çetrefilli boyutları da var. Sorumluluk bakımından neredeyse Konya’daki tüm kurum ve kuruluşları ilgilendiriyor. Herkesin üzerine düşen belli sorumluluklar var.

Birincisi ruhsatsız çalışan bir işletme.

İkincisi, muhtemelen çalışanın SGK kaydı yok. Kaçak çalışıyor ya da çalıştırıyor.

Üçüncüsü, satılan malların sağlık kurallarına uygun olduğunu bilmiyoruz. Zira denetlenemiyor.

Dördüncüsü, çevreyi kirletici şekilde etrafa duman yayıyor.

Beşincisi, bu seyyar satıcıların sadece ‘köfte’ veya ‘kokoreç’ sattıklarını, başka ve illegal madde satmadıklarını ya da dağıtımını yapmadıklarını da bilmiyoruz.

Altıncısı, bu seyyar satıcıların bir vergi kaydı bulunmuyor. Vergilendirilmeyen bir kazanç söz konusu oluyor.

Polis, yerel yönetimler, Çevre Müdürlüğü, Gıda ve Tarım Müdürlüğü, Gelir İdaresi ve SGK olayın doğrudan muhatapları. Bu tür satıcılardan saydığım kurumlardan hiç birinin hazzettiğini zannetmiyorum. Muhtemelen mücadele etmeye çalışıyorlar. Belki farklı nedenlerle etkili olamıyorlar.

Geçtiğimiz yıllarda Selçuklu Belediyesi’nin meseleye el attığını biliyorum. Mücadele için ciddi gayretler sarf ettiler. Ama görüyorum ki tam başarı sağlanamadı. Nerede tıkandı bilmiyorum. Muhtemelen diğer ilgililerden yeterince destek ve işbirliği göremediler.

‘Mesele seni neden ilgilendiriyor’ diyebilirsiniz. Benim şahsi nedenlerim de var. Birincisi bu olup, bitenler şehrin bir sakini olarak rahatsız edici. İkincisi beni ve çevremi de ilgilendiren bir boyutu da bulunuyor.

Eviniz eğer şehrin sessiz ve ıssız bölgelerinde ise ve gecenin bir vaktinde muhtelif sayıda araç orada park edip, gelip gidenlere ‘yan gözle’ bakıyorsa tabii ki rahatsız olursunuz.

Şehrin hayat kalitesini doğrudan etkileyen bir olay sonuçta. Gökyüzüne veya etrafa yayılan kötü koku ve dumanın yanında ‘kim oldukları belli olmayan’ insanlar gecenin bir yarısında bir yerlerde oturmuş, etrafı izliyorlar.

AB’ye girme tartışmaları yapıldığı günlerde ‘AB’ye girersek kokoreç yiyemeyeceğiz’ diyenlere ithaf olunur. İnsanlar kokoreç yiyebiliyorlar. Ama keşke böyle yemeselerdi. Mümkünse hiç yemesinler.

Belki öncelikle duyarlı müşterilere sahip olmak gerekir. Onlar almazsa, satıcılar da satamazlar.

Bu, Konya’nın övündüğü hasletlerin tamamıyla zıt neticeler veren bir uygulama. Bu şahısların ürettiği mallara talep varsa, şartlarını yerine getirsinler, açsınlar bir dükkân ve hizmet etsinler. Yerleri, yurtları belli olsun. Bir problem çıktığında, maazallah, belki bir gıda zehirlenmesi durumunda kime hesap sorulacağı bilinsin. Sonra vergi de ödesinler bu işletmeler.

Güven ve istikrar Konya açısından belki en önemli iki özellik.

Şehrin sokakları, caddeleri insana güven verir. Gecenin bir vaktinde yürüyemeyeceğiniz, giremeyeceğiniz bir bölgesi, caddesi ya da sokağı olmaz.

Ayrıca istikrarlıdır. Değişimi bile yavaş yavaş ve hazmede hazmede yaşar şehir. Kadim şehirler böyledir. Bugünden yarına radikal değişiklikler ve kayda değer altüst oluşlar bizi bozar. Konya’ya ve şehrin ruhuna zarar verir.

Kokoreç ve köfte meselesi de böyle bir şey. Bugün burada, ama yarın nerede tezgâh açacağı belli olmayan satıcılardan hayır gelmez. Herkesin astı, astarı belli olmalı. Kim nerede yaşar, nerede kazanır ve nerede harcar bilinmezse iyi olmaz.

Tavsiyem başta Emniyet olmak üzere, tüm bu kurum ve kuruluşlar meseleyi biraz daha fazla ciddiye alsınlar. Etrafı ciddi şekilde rahatsız etmeye başlayan bu uygulamayla lütfen mücadele etsinler. İsmail Kaya Caddesine kadar da geldiler mesela. Sokakları bile trafiğe kapatacak kadar da ileri gittiler.

Daha ne söylenebilir ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi