Oysa Bu Haller
Dünya bir imtihan ve iptilalar mekanıdır. İlk nazarda rayihası, hoş ve tatlı gelir. Nefse tazelik ve canlılık verir. Lakin bir tuzaktır ki, nefs engelini aşamayanların girdabıdır der bir büyüğümüz . Bu sözleri okuyunca hemen not almıştım. Aslında bu yazımın hikayesi de burada başlıyor.Aslında hiç farkında değiliz neyin elimizden alındığının. Yeryüzünde bize en çok huzur vermesi gereken sığınağımızın neye çevrildiğinin, her köşesini kaplayan zorunluluk hallerinin evimizi nasıl yuva olmaktan çıkardığının… Akşam oldu mu ev kapısında geri giden ayaklar, asık suratlar, gürültülü mutsuzluklar, evde bulamadığını sokaklarda arayan çaresiz insanlar ve her birine türlü bahaneler… Oysa bu haller hiç bize ait, bizden değil. Bu böyle olmayacak. Çözümler nerede, bize bu kadar uzak mıydı ? İnsan sorunlar girdabında gezerken bunları düşünmeden edemiyor. Çözümler üretmek istiyor İşte bu yüzden çabalar yazma adına . Ne yapalım peki ?
Niyet tazeleyelim mi?
Vakti bereketlendiren, her işe yetiştiren vesile; iyi niyetten başkası değil. İbadet şuuru ile yapılınca işler; ruhu da sıkmaz, vakti de. “Bismillah” diyerek başlasın anneler yatakları toplamaya, “Niyet ettim Allah rızası için ailemin rızkını kazanmak üzere çalışmaya” diye mırıldanarak giysin ayakkabısını babalar, kardeşinin çantasını hazırlamasına yardım etsin ablalar, gönül almayı öğretsinler birbirlerine… Şu halde ne yetişmeyen iş kalır, ne de aceleye bir gerek…
Var mısınız Evi Süslemeye ,
Biblolardan, nakışlı örtülerden, tablolardan değil irfan sahiplerinin duyduğu salat kokularından, kalp ehlinin gördüğü hatm-i hacegan çiçeklerinden bahsediyoruz. Sokaktaki bulması olmayan arayışlarımıza kıblesini gösteren manevi süslerden ki o süsler sayesinde büyüklere, çocuklara sancı olan kısır “erişememe” tohumu yerini kökü mana toprağında olan ve günden güne büyüyen nergislere, sümbüllere terk etsin.
Emaneti Sahibine Teslim Edelim Mi ?
Roller karıştıkça birileri silikleşiyor, birileri ağırlıkların altında eziliyor. Er kişiler bıraksın kumandayı bir kenara da takkeyi alıversinler başlarına ve evin reisliğine soyunmak zorunda kalmasın naif hanım kişiler. Evde kimin sözü son sözdür bilsin küçükler… Emanet ait olduğu yere konsun ki hak ve sorumluluk dengesi yeniden kurulsun.
Güzel Olmaz mı?
Sofraya Buyuralım Mı ?
Ailenin birbirinden ayrı geçirdiği uzun saatlerden sonra tekrar bir araya geldiği ilk nokta sofra olsun. Öyle bir sofra ki çeşit çeşit yemeklerle değil çeşit çeşit güzel sözler ve dualarla doyursun büyükten küçüğe, başına oturan herkesi. Gün boyu hırsın acı tadına mecbur kalan gönüller, kanaatin ve muhabbetin tatlılığında felah bulsun. Babanın gölgesinde, annenin yamacında kurulan bu sofrada hayırlı nesiller büyüyedursun…
O zaman yine bir soru ile bitirelim mi yazımızı ?
Çok mu Zor Bunlar ?
Kalın efendim sağlıcakla...