Bir Gün Anlarsın
Bazıları anne babanın yanlarında olmadığı evin dışında kalan; okul, işyeri gibi ortamlarda gayet rahat işlerini kendi başlarına görebilmekte, temizlik, düzen, adab-ı muaşeret gibi büyüklerinden öğrendikleri bilgileri hiç zorlanmadan uygulayabilmekteler. Ancak her nedense bu arkadaşlar ailesinin yanına gelince hafızası sıfırlanmış gibi bütün bildiklerini unutarak her şeyi büyüklerden beklerler. Ebeveyni ise çocuğuna hiçbir şey veremediği zannı ile hayıflanırken bir yandan uyarılar zincirine devam eder: “Kızım kalk misafir geldi, bana yardım et.” “Hadi oğlum kapat artık şu interneti; hala bitirmedin mi ödevini?
Bizden en az bir iki kuşak önce dünyaya gelmiş ve hayatın çeşitli badirelerini atlatmış olan sevgili anne babamız, öyle sanıyoruz ki art niyet besleyerek yapmıyorlar bu eleştirileri. Büyüklerin bilgi ve tecrübeleri, aslında elde edebileceğimiz en güzel ve en kolay kaynaktır. Onlar, bizim yaşlarımızı yaşamış, okul, iş, aile vs. ortamlarda nasıl davranılacağını, nelerin bir insan için iyi veya kötü olabileceğinin bilincine varmış insanlardır. Uyarıları da işte bu yüzden, her zaman dedikleri gibi “bizlerin iyilikleri için”dir.
Peki madem bizim iyiliğimizi düşünüyorlar da neden uyarıları bu kadar rahatsız edici geliyor anne babamızın? Belki de onları anlamıyor, anlamak için bir çaba göstermiyoruz. Hani yeni anne olmuş kişilerden “Anne olmadan anlaşılmıyormuş annemin neler çektiği” sözlerini duyarız. Gerçekten de yaşamadığımız bir kimliği özellikle annelik-babalık durumlarını anlamak oldukça güç. Dolayısıyla onların içinde bulunduğu durumu doğru değerlendirip, hareketlerine ve söylemlerine objektif yaklaşmamız da beklenemez. Ancak bir annenin veya bir babanın konumuna gelmeye gerek olmadan da onları anlamamız mümkün. Sonuçta empati denen bir şey var bu dünyada. En azından yaşanacak çatışmaların sayısını düşürmek adına ...
BİR GÜN SEN DE ANNE-BABA OLACAKSIN!
Empati deyince bir de aklımıza “ettiğini bulmak” sözü geldi, nedense Bir gün bizim de onların yerinde olabileceğimizi, bizi anlamayan çocuklarımıza laf dinletmek zorunda kalacağımızı, bütün emek ve uğraşılarımızın karşılığında onu düzeltemediğimiz gibi canımızdan çok sevdiğimiz evladımızdan hiç de hoş olmayan cevaplar alabileceğimizi unutmamak lazım. Bu açıdan bakıldığında anne baba olmak zor. Anne babamız, gün boyu bir yığın işle, güçle, patronla, evi geçindirmekle, temizlik, düzen, misafir, alışveriş gibi telaşelerle uğraşmaları yetmiyormuş gibi bir de çocukları laftan sözden anlamayınca sinir hapı alacak duruma gelebiliyorlar. Öyleyse onların uyarı ve nasihatlerini hemen tepkiyle karşılamadan dinlemeye çalışmak öncelikli olarak atacağımız ilk adım olmalı. Tamam anneciğim, olur babacığım, siz nasıl uygun görürseniz. Bakın şimdiden “hayırlı” sıfatını kazanmaya başladınız...
Zor muymuş?
O Zaman
Pişman Olmamak İçin
Allah’ın rızasına giden yol, anne babanın rızasını almaktan geçiyor. Onlara “öf bile deme” buyuran Alemlerin Rabbi’nin emri, bizi onlara karşı gelmekten sakındırmaya yetmeli aslında. Belki de sonradan çok pişman olacağımız durumlara gelmemek için yanı başımızdaki bu deneyimli insanlara kendimizi kapamadan, olabildiğince taleplerini yerine getirmeye çalışmamız, onların gönüllerini hoş tutmaya dikkat etmemiz gerekiyor.
Dua ile Kalıniz Efendim ..
Bayramsa bayramınız mübarek olsun