Sizinle iletişebilir miyiz?
Her bayram arifesinde olan tartışmalara bir yenisi daha eklendi: Kurban ibadet midir, değil midir? Doğru soru bu mudur? Bu soruya karşı şu soruyu sormak gerekir: Kime göre?
Bir deli kuyuya taş atıyor, kırk akıllı çıkaramıyor.
Sosyal medyada gündem oluşturuluyor. Bilgisi olmayanlar acaba mı ki diyor, eksik olanlar küfürle, hakaretle üstün gelme yarışına giriyor. Her kurban öncesi olduğu gibi bilgi kirliliği oluşturulmaya çalışılıyor.
Kurban kesmeyip kasaptan et alınmasını tavsiye edeninden, kurban kesilmesine değil bunun ritüel haline getirilmesine tepki göstereninden tutun, safsata daha neler yazanlar var.
Karşı atakta küfür edenler dışında mantıklı açıklamalar çoğunlukta. Bana göre en güzel ifade ise “steakhouse çocukları” tabiri olmuştur.
Birbirimizin dinî yaşantısına saygı duymayı ne zaman öğreneceğiz? Ne zaman saygı duyarak birlikte yaşama kültürünü benimseyeceğiz?
Herkes benim gibi olmak, benim gibi düşünmek zorunda değil, benim kalıplarıma göre şekillenmek durumunda değil. Farklı düşünebilir, farklı yaşayabilir ve bu farklılıklarımıza rağmen ortak noktalarımız olabilir. Neden ortak noktada buluşmak yerine birbirimizi ötekileştirme derdindeyiz?
Farklı olabiliriz ama birbirimize saygı duymak zorundayız. Hakaret edildiğinde ise, fıtraten karşı taraf gardını alır, tepkisini gösterir. Aynı anda iletişim kanalları kesilir, herkes kendi kabına çekilir.
Böyle mi olmalı?
Bir kişiyle inanç konusunda taban tabana zıt olsak, yaşantılarımız arasında uçurum dahi olsa, birbirimize saygı göstersek, ne kaybederiz?
Bizim derdimiz ötekileştirmek, bir kişi dahi kaybetmek değildir; gönül kazanmak, herkesten öğreneceğimiz bir şey olduğunu unutmamaktır.
İnancından dolayı bir insanı yargılama hakkına hiçbirimiz sahip değiliz. Bu iki düşünce yapısı için de geçerli. Biri inanmadığı bir dinin ibadetine dil uzatmamalı, diğeri kendi mensubu olduğu dinin savunuculuğunu yaparken hakaret etmemeli.
Müslüman olan ve Müslüman olmanın gerektirdiği şekilde yaşayan insanlara “Kurban ibadet değildir.” Demenin bir manası yoktur; çünkü bu ifadelerle Kitabımızda ve Sünnette bize emredilenin aksi iddia ediliyor, inanmak şöyle dursun, okuyunca tepki gösteriliyor.
Bir test edeyim, dedim ve bu yazıyı yazmadan önce birkaç kişiye bu soruyu sordum: “Sence kurban ibadet midir?” Öncelikle neden böyle bir soru sorduğumu sorsalar da daha ben cevap vermeden Kevser Suresini okuyanlar oldu.
Bu soruya cevap vermek şöyle dursun, böyle bir sorunun sorulması bile garip karşılanan bir toplumda bu gibi gündemler oluşturmak anlamsız ve ayrıştırmadan başka bir amaca hizmet etmediğini düşünmüyorum.
Bu ayrıştırmayı hangi taraf yaparsa yapsın haksızdır.
Eleştirelim birbirimizi, eleştiriyi de sadece olumsuz yönleri dillendirmek olarak algılamadan. Sorular soralım, cevap arayalım. Bunun sonucunda kendimizi ikna olmak zorunda hissetmeden. Konuşunca hemen benim gibi olsun, benim gibi düşünsün hissine kapılmadan. Olduğu gibi kabul edelim.
Bunu yapmak gerçekten çok kolay ama her konuda olumsuz düşünen ve bir fikre, düşünceye sabitlenmiş insanların biraz daha törpülenmeye ihtiyacı var. Dayatmalarla kimse huzurlu ve mutlu olmamış ki hayatta, nedir bu birbirimize ettiğimiz zulüm?
Yol alabilmek gerek, böyle küçük şeylerden kurtulup ufkumuzu genişletmek gerek. Sen sensin, ben benim demek yerine iletişebilmek gerek. Medeniyetler seviyesine ancak birbirimize saygı göstererek yükselebiliriz.