SİYASETİN NESİNİ YAZAYIM?
Erken seçim tarihi açıklandıktan sonra neler yaşandığını siz de benim kadar biliyorsunuz.
CHP den İP ye ödünç(kiralık ifadesini insana duyduğum saygıdan dolayı -Kur’an Eşref-i Mahluk olarak nitelerken - ben kiralık ifadesini kullanmak istemiyorum. ) verilen milletvekillerinin üzgün, endişeli, isteksiz hatta ağlamaklı yüz ifadeleri ile verdikleri görüntü için siz söyleyin ne yazayım?
Bunun bir Güneş Motel olayı olduğu iddialarına şu kadar itirazım var. Güneş Motel olayı en azından milletten gizli olarak yapılmış ve olay basına intikal ettikten sonra haberdar olmuştuk. Bu bile toplumsal baskının failler üzerinde var olma ihtimalinin göstergesidir sonucu olmasa bile. Hiç değilse asgari bir utanma duygusundan söz edilebileceğini mi yazayım?
Ödünç milletvekili olayında ise verilen fotoğrafın; kamuoyundaki algısına bakınca, iç kamu oyundan ziyade insanı, bir dış baskının varlığı düşüncesine götüren ve utanmanın anlamını yitiren siyasi tiyatroyu mu yazayım?
Refahyol hükümeti zamanında başarılı bir İçişleri Bakanlığı yapmış olduğunu var saydığımız Meral Akşener’in, Ak Partiye ‘’MHP ile değil bizimle ittifak yapın ve ittifakımız parlamentoda da devam etsin ‘’ teklifi götürdüğünü ve ret edilince, şimdilerde ‘’ Saadet Partisi her ittifak için ön şartımızdır’’ vecizesinden gözlerimin yaşardığını mı yazayım?
Bir tarafta başbakanlık yaparken bile Anıtkabirle sorunlu olmakla suçlanan rahmetli Erbakan’ın partisi, diğer yanda Anıtkabirde iman tazeleyen Meral Akşener’in İyi Partisi. Bunun nesini yazayım?
CHP milletvekilinin ‘’HDP ile ortak vatan kuracağız’’ özdeyişinden(!)bu devlet HDP nin PKK sı ile savaşmıyordu da, Şırnak’ta, Hakkari’de, Afrin’ de, iki aylık bebesini yetim bırakan ‘’şehit polis ve askerimiz için boşuna mı içimiz kan ağladı(!)’’isyanını mı yazayım?
Bu aziz vatan toprağının, bize Osmanlı mirası ve Atatürk’ün(Atatürk’ün partisiymiş ya) de bir Osmanlı subayı olduğunu bilmeyecek kadar cehalet değil ama etnik kimliğinden dolayı bir intikam ve kin peşinde koşan siyasi figürün herzelerini aynen kendisine iade ettiğimi mi yazayım?
Birbirlerine, moral değerler açısından çok yakın (aşılması imkansız olmayan yorum farklılığına rağmen)tabanları temsil ettikleri halde ; kendi aralarında olmadık hakaretleri reva gören MHP ve Ak Parti liderlerinin, bu kadar siyasi tecrübeleri varken kendi nefislerine mağlup olmaları sebebiyle zor durumda olmaktan kaynaklandığı izlenimi veren gecikmiş ittifakı mı yazayım?
Siyasete ilgi çekmek, seçme ve seçilme yaşının 18 olmasıyla sağlanamaz. Siyasete alakanın; model konumunda olanların (iktidarda veya muhalefette) etik değerleri önemseyen, ilkeli duruşu benimseyen, geçmişiyle barışık, insan sevgisini önceleyen tutum ve davranışlarında aranırsa bulunabileceğini mi yazayım?
Seçmen mi? Verdiği çekinin karşılığı çıkmamış, senedini zamanında veya hiç ödememiş, vergi kaçırmayı usul edinmiş, ticari ahlakı çürümüş esnaf, tüccar ve sanayici, liyakatsiz memur, işçisini sömüren sendika ağası, öğrencisini erotizmin hedefine koyan öğretmen veya üniversite hocası, ideolojiyi din edinmiş subay, parayı yunan mitolojilerinin tanrısı gibi gören hakim, savcı ve doktordan meydana gelmiş bir seçmen topluluğu varsa yukarıdaki model profilinin sadece fantezi olduğunu mu yazayım?
Sonuç olarak hiçbir ittifakı asla ayıplamıyorum. Ancak benim vicdanımda ittifak dostluktur, ittifak samimiyettir, ittifak sevgidir, ittifak sürekliliktir, ittifak öncelikle Allah’ın rızasını gözetmek ve seçmen iradesine saygı duymaktır. Selamlar.