Selçuk Bayraktar "İn", Batman, Süpermen "Out"
90'lı yılları hatırlayanlar çok iyi bilirler. Özellikle sabah kuşaklarında çizgi film izlemek çocukların en büyük eğlencesi idi. Sırf bunun için bile okula gitmeyenlerimiz bile vardır. Bundan mütevellit anne ile edilen kavgalar, kahvaltı yapmamalar. Televizyonun karşısına bir bez serip al ekmeğini, sür tere yağ ile balı, geç TV'nin karşısına. Sonra deme keyfine.
O yıllarda Batman, Süpermen, Örümcek adam gibi kahramanlar çocuklarımızın zihninde yer edinen ana kahramanlar hayallerinin baş köşesinde yer aldı. Batman karakteri sadece Gotham şehrini değil zaman zaman da dünyayı kurtarırdı. Çizgi filmin sonunda ise bir de Amerika bayrağını gözümüze gözümüze sokarak, o devletin devasa güçte olduğunu, yenilemez bir devlet olacağını düşündük. Biz bu hadiseye şunu diyoruz. Adamlar aldılar ellerine deterjan ve süngeri, hababam yıkadılar beynimizi.
Aslı neydi bu işin:
Gotahm City DC Comics tarafından kurgulanan, Batman'ın yaşadığı şehir olarak bilindi. Biz garipler ise böyle bir şehrin varlığına her zaman inandık durduk.
Peki Örümcek adam neydi? O da avuçlarından ağlar atarak o binadan bu binaya seyahat eden, farklı kıyafet biçimiyle gözlerimizi yuvalarından çıkaran bir kahraman... O da yaşadığı şehri, her türlü gayri yasal olaylardan kurtaran bir kahraman olarak geçti karşımıza. Aynı şekilde zaman zaman da dünyayı kurtaranlar arasında. Ve Sonunda Amerika bayrağı... Bu sefer farklı bir deterjanla yıkanıyordu körpecik beyinler..
Bugün ise anlamıştık ki bu beyinlerimizi yıkayan kahramanların her biri sahte kahramanlardan ibaretmiş. Havada uçmalar, karada kaçmalar, suç dünyasını temizlemeler hepsi fos çıktı. Yazık olan inançlarımız, kurduğumuz dünya oldu.
Adamlar geldiler, beynimizin ta orta yerine mangal yaptılar. Mangaldan çıkan duman ise afyon etkisi yarattı, uyuşturdu milli hücrelerimizi...
Uyuşturulan milli hücrelerimiz aslına bakarsanız maalesef Cumhuriyet sonrası tarihimizde başladı dersek yalan olmaz. Birkaç misalle bunu anlatmama müsaade edin dostlar.
Vecihi Hürkuş Türk pilot, mühendis ve girişimcidir. Türk havacılık tarihinin en önemli isimlerinden biridir, Türkiye'nin ilk uçak tasarımcısı ve üreticisidir, Türkiye'nin ilk yerli uçağını üreten şahsiyettir. Ayrıca Düşman uçağını düşüren ilk Türk olma özelliğini taşır.
Peki ne oldu? Vecihi Hürkuş bürokratik engellemeler ile karşılaştı.
Mühürzâde Mehmed Nuri Demirağ ise Türk iş adamı, siyasetçi. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerindendir. Ve ilk uçak Fabrikasını kuran adamdır. Hikayenin sonuna gelecek olursak Devletimiz tarafından maalesef ki fabrikası kapatıldı. Hem de Batman, Süpermen, Örümcek Adam gibi sahte kahramanlarla milleti uyuşturan Amerika'nın isteği ile. Bugün tarihinden önemle bahseden Ana muhalefet Partisi Genel başkanına şu soruyu sormak lazım gelmez mi?
Hani millilik ve yerlilik...
Dostlar lafı eveleyip gevelemek istemiyorum.
Bugün çocuklarımızın zihninde gerçek bir kahraman baş gösterdi. Göğsünde Türk Bayrağı olan, hayalleri ötelerden ötelere dolaşan ve "Bu imza, havacılıkta akamete uğratılmış serüvenimizin yeniden doğuşunun imzasıdır." sözüyle zihnimizi bu cümleyle kazıyan Selçuk Bayraktar çocuklarımızın ve gençlerimizin ilham kaynağı olmuştur. Selçuk Bayraktar'ın Bu cümlesi için bile ciltler dolusu kitaplar yazılsa, bu manayı, muhtevasını anlatmaya diller, diplomasını asar. Havacılık sektöründe yeni bir çağ açtığını söylesek az kalır.
Peki bu başarının sırrı nedir? Genç dimağların kalbine nasıl yer etti bu gerçek kahraman? Gelin, bu sorunun cevabını da Selçuk Bayraktar versin:
"Başarı biz inan insanlar için öncelikle başarı Allah Rızasını kazanabilmektir."
Başka bir söz söylemeye ne hacet...