Bizleri nasıl bir seçim bekliyor
"Bizleri nasıl bir seçim bekliyor" sorusunun cevabı hepinizce malum. Oldukça zor geçeceğinin hepimiz farkındayız.
Geçen yıl bu zamanlarda ülkemiz seçim atmosferine bürünmüştü. Muhalefet kanadı "Erken Seçim" nidaları atıyordu hatırlarsanız.
Bugün itibarıyla her seçimin galibi Ak Parti yine hazır, yine kendine duyduğu güveni ve hazır oluşunu seçmen kitlesine gösterebiliyor.
Ancak muhalefet kanadına baktığımızda, deyim yerindeyse yeller esiyor diyebiliriz. Çünkü Millet ittifakı adı altındaki birleşimde söz birliği olmadığı gibi karşılık ve iç savaş hâkim. Bu da toplum nazarında farklı reaksiyonlar oluşturuyor.
Şimdi ise seçim arifesine girdik. Oldukça yoğun, bir o kadar zor, bir o kadar da alevli geçeceğinin işaretlerini gördük ve görmeye devam ediyoruz.
Bu işaretlerin ve alevli tartışmaların sokağa sirayet edeceği de hakikat. Sokağa bakmadan, sokağı dinlemeden, onlarla hemhal olmadan yapılan siyaset, menfi sonuçlara sebebiyet verecektir.
Geçmişte bunun örneğini çok kez gördük, çok kez yaşadık. Siyaseti halktan bağımsız, sadece kendi ideal ve düşünce doğrultusunda yapanlar kaybetmeye mahkûm olacaklarının bilincinde olmalılar.
Problemlere çözüm üretmek ve eyleme dökmek, bütün partilerin ana unsurudur. Ortada yangın varsa, yangına müdahale etmek ana tema olmalı. Ancak pansuman tedbirlerle yaklaşılırsa, yangın yeniden alevlenecektir.
Bugün ortaya çıkan tabloya dikkat kesildiğimizde, nahoş hadiseler söz konusu. Yukarıda vermiş olduğumuz muhalefet kanadındaki iç savaş bunun bariz örneklerinden.
Yapılan açıklamalar birbirinden bağımsız yapılması hasebiyle, bu açıklamanın insicamı diğer partiye ve partilere uymaması gerginliğe, ittifak içerisinde huzursuzluğa neden oluyor.
Öte yandan hala bir adayın belirlenememesi de cabası olunca muhalefetin seçim çalışmaları, argümanları, "Seçimiz biz kazanacağız" ifadeleri kabak tadı verdiğini net bir şekilde müşahede ediyoruz.
*****
Siyaset sahnesi ziyadesiyle çirkinleşecektir dostlar. Herkes bir açık bulma telaşında olduğunu, herkesin birbirini afişe edecek argümanlarla topluma yaklaşacağını görebiliriz zannımca.
Kaset olayından tutun da, yolsuzluk, PKK ve mafya ilişkilerine varana kadar. Ve bu durum sokağa yansıyacak, kaotik ortam oluşacak gibi görünüyor.
Ama şunu da ifade etmek gerekir ki, bu durum 6'lı masaya da yansıyacak. Doğal olarak ittifak içerisinde yeni cepheler oluşacak.
Meral Akşener ve Ekrem İmamoğlu hadisesinde olduğu gibi. Hatırlarsanız Kılıçdaroğlu'na karşı bir kumpas söz konusu idi.
Davutoğlu ve Babacan'ı da örnek verebiliriz. Geçmişteki hadiseleri ısıtıp ısıtıp toplum önüne tekrar tekrar koyarak oy devşirmeye çalışıyorlar. Ama tam manası ile detaylı bir açıklama söz konusu değil. Yani belge yok ispat yok.
Ancak Babacan'a ayrı bir parantez açmak lazım. Neden mi? Buyrun yaptığı açıklamaya: 'Biz gelince kusura bakmayın, savunma sanayiine dokunacağız'.
Bak hele bak bak demeden kendimi alamıyorum. Neye, niye dokunacak. Anlaşılıyor ki dertleri ülkenin büyümesi değil; pastadan pay alıp efendilerine hizmetkâr olup ülkenin büyümesine ve gelişmesine engel olmak.
Aslında Babacan 6'lı masanın özetini yaptı. Anlayıp görebilene…
Oluşacağını düşündüğümüz kaotik ortamla alakalı medya unsurunu da unutmamak gerekir. Netice itibarıyla bir taraflık söz konusu olacaktır. Doğal olarak desteklediği tarafı yağlayıp ballayacak, seçmenin seçimlerinde etkili olmaya çalışacak.
Şunu da ifade etmeme müsaade edin dostlar. Kaotik ortamın oluşacağını söyledik; herkes tarafını belli edecek ve kıyasıya yarış başlayacak. Zannedilmesin ki felaket tellallığı yapıyorum. Sadece süreç biraz zor olacak. İfade etmeye çalıştığım şey bu.
Burada bizlere düşen tek şey şu. Doğru bir analiz, doğru ve tarafsız bir gözlem yaparak, sağduyulu bir şekilde davranarak karar vermek. Bununla birlikte her türlü manipülasyon ve oyunlara kanmamak gerek.
Yangına körükle gitmek zarardan başka bir şey olmayacak.
Diyoruz ya… Sağduyulu olmak.
Satır arası bizden olsun. Selam ve dua ile…