Post modern savaşlar…
Soğuk savaş döneminin sona ermesi ile sömürgeci ülkelerin son yıllar da etkisizleştirmek istedikleri ülkelerin başlarına bela ettiği yeni dönem savaş yöntemlerinden birisidir TERÖR eylemleri.
Sürekli ifade ettiğimiz gibi hem daha ucuz ve az maliyetli ve de sonuca ulaşma da daha etkin bir metot.
Uluslararası arenada önlerine bir set ya da bir engel olarak düşündükleri ülkeleri, kendi çıkarları adına hareket etmeyen ülkeleri tabiri caizse terbiye etme ya da diz çöktürme eylemleridir.
Evvela diplomatik manevralar ve baskılar devreye sokulur.
Hizaya çekilmek istenir.
Korkutulur, adam edilmeye çalışılır.
Diplomatik dilden anlamıyorsanız onlar için sorun yoktur.
Açık toplum enstitüleri aracılığıyla çevrecilik, yeşilcilik, daha fazla demokrasi, özgürlük gibi can canlı laflarla bir de bakmışsınız ki en yumuşak noktanızdan en güçlü olduğunuzu hissettiğiniz anda yeni bir operasyona tabi tutulursunuz.
Olur ya soft darbe, SAROSVARİ metotlara rağmen hala ayak diretmeye devam ediyorsanız artık sizin için daha üst ve can sıkıcı tedbirleri devreye koymanın vakti gelmiştir.
TERÖR..
Evet bu aşamaların her birini birer birer yaşadık.
Önce 2013 baharı ve yazın da GEZİ EYLEMLERİ, akabinde 17/25 Aralık operasyonları.
Tüm fırıldaklıkları çevirmelerine rağmen sonuç bir türlü alınamıyor dediler ve en sıkıcı ve alçak metodu devreye soktular.
2015 Yaz ayları ile beraber doğu ve güneydoğuda birçok şehirde barikatlar kurdular, hendekler açtılar, Kürt kardeşlerimizi esaret altına altılar ve asker ve polisimizi katlettiler.
Yine olmadı.
Aksine tüm bu yaptıkları ile Kürtlerden bunlara az da olsa inanan halk desteğini de kaybettiler.
Artık serhildan çağrıları da sonuç vermiyordu...
Ve artık son eylemleri ile son hamlelerini devreye soktular. Sivil ölümleri üzerinden halkı sokaklara döküp Türkiye’yi Suriyelileştirmek .
Ne yaparsanız yapın, bu millet bu oyununuza gelmeyecektir.
Fakat Milletin sesini, hissiyatlarını da iyi analiz etmek gerektiğini düşünüyorum.
Terörle Mücadelede kararlılığın esas olduğunu, kararlılıkla olayların üzerine gidilmesi gerektiğini ve teröristle mücadelenin terörle mücadele etmek demek olmadığını anlamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum...
Yani açık ve net bir ifade ile diyorum ki; terörün medya, siyaset, akademi, sermaye ve STK vb. yapılar içerisinde ki aktörlerini temizlemediğimiz müddetçe ,bunların kökünü kazımadığımız sürece bu mücadelenin hep bir yanı eksik kalacak...
Biz söylemekten yorulduk artık...
Bu kapsam da TBMM içinde her fırsatta birlik ve bütünlüğümüze kasteden açıklamalar yapanlara da DO KU NUNNNNNNN artık…
Son olarak son sözümüz yine DUA ile olsun...
‘YA RABB.. Ümmetin ve Mazlumların umudu, ümidi olan bu güzel ülkemizi düşürme. Bizlere birlik ve dirlik nasip et ...’