Pamuk eller cebe
Ülke olarak 15 Temmuz tarihinden beri zor günler geçiriyoruz. Terör örgütü üyeleri hızla devlet kademelerinden ayıklanmaya başladı. Emniyet ve yargı görevlerini yerine getiriyor. Millet olarak demokrasiye sahip çıkacağımızı gösterdik. Ülke olarak sosyal medyada mangalda kül bırakmıyoruz. Peki, hiç kendimize öz eleştiri yapıyor muyuz? Hayır. Ancak " bunlar terörist", "bunlar vatan haini" diyerek henüz öfke deşarjı yaşıyoruz. Peki, bu öfke niye bu kadar büyük? Neden bunca yıl şehit haberleri gelirken vatanseverlik duyguları bu kadar açığa çıkmayan halk şimdi sokağa çıktı? Çünkü bu terör örgütü uzaktan yakından herkese dokundu, herkesin hayatından bir parça çaldı. Şehit ailelerinin yanan yüreklerini kendi canımız acıyınca anlayabildik ve birlik olabildik. Yani bu sefer yılan herkese dokundu.
Toplum olarak kandırılmanın verdiği acıyla bugün bağırıyor, öfke kusuyoruz. Çünkü bu sefer din kullanıldı. Yumuşak yerimize dokundular. Bakın en çok sesi çıkanlar ise dün bu örgüt sayesinde para kazananlar, bu örgütten övgüyle bahsedenler, bu örgüt sayesinde ihale alanlar veya bu örgüte ihale verenler. Dün bu adamlar göz göre göre gözümüze soka soka devletin kademelerine yerleşirken, hakkı yenenler bağırırken hiç değilse bu kademelere dindar insanlar gelsin savunması yapanlar bugün en çok bağıranlar. Hiç değilse dindar adamlara paramız gitsin diyerek Zaman gazetesine sayfa sayfa reklam verenler bugün en çok sesi çıkanlar. Neden dün değil de şimdi? Dindar dahi olsa kimin bir başkasının hakkını yeme lüksü vardı? O zaman sesi çıkmayıp imzaları atanlar neden şimdi bağırıyor? Kimse kusura bakmasın ama toplum olarak kendi yarattığımız canavarı bugün öldürmeye çalışıyoruz. Bu vebal herkesin. Bu leke herkesin üzerinde var. Umarım bu olayla birlikte toplum olarak Allah'ın adını her ağzına alanı temiz görmemeyi, işi ehline teslim etmeyi öğrenmişizdir. Artık olan oldu diyeceğiz ve ülkeyi yeniden düzlüğü çıkarmak, daha güçlü bir Türkiye kurmak için hep birlikte çalışacağız.
Asıl mücadele bundan sonra başlıyor. Topyekûn bol çalışmaya ihtiyacımız var. Artık bir an önce klavye vatanseverliğini bırakıp herkesin işini en iyi yaparak bu ülkeye katkı sağlaması gerekiyor. Şu an dünya üzerinde hakkımızda yapılan olumsuz algı yönetimini bir an önce bir iletişim stratejisiyle cevap vererek kendi algımızı oluşturmalıyız. Klavye başında konuşan iletişim hocalarımızın, reklam ajanslarımızın ülkeye katkı yapma zamanı. Şimdi herkesin elini taşın altına koyma zamanı. Büyük büyük markaların bir dönem zaman gazetesine harcadığı paraları şimdi Avrupa'daki gazetelerde algı yönetimimizi gerçekleştirmek için harcama zamanı. Ülke olarak kendimizi dışarıya anlatma zamanı. Darbe girişiminin hemen ardından televizyonlara reklam vererek demokrasiden yana tavır koyduğunu gösteren markalarımızın bundan daha fazlasını yapması şart. Eskiden yurt dışı gazetelerine bir reklam veriyorsak şimdi beş reklam vermeli ve ülke olarak kendimizi anlatmalıyız.
TRT World kanalının daha aktif kullanılması şart. Dün Vietnam'da perişan olan ABD yaptığı Hollywood yapımlarıyla, oluşturduğu sahte kahramanlarıyla insanlara kendini bambaşka şekilde anlattı. Bizim ülke olarak sahte kahramanlara, yalan hikâyelere ihtiyacımız yok. Zaten tankın önüne yatan kahraman bir milletimiz var. Ülke olarak sinemaya ayıracak yeterli bütçemizin olduğunu düşünüyorum. Bu darbe girişimini dünyaya anlatacak olan, yeniden dirilişimizi sağlayacak olan iletişim noktalarını iyi kullanmaktan geçiyor. Yine kendi kendimize bağırır, kendimizi anlatacak iletişimi kurmazsak dünya vitrininde bir adım ileri gidemeyiz. Hatta ABD kalkıp Fetö örgütünü bir filmle bize kahraman olarak sunabilir. Elimizi çabuk tutarak bu algıyı yönetmeli, sıçrayışımızı tüm dünyaya göstermeliyiz.