Sedat Dönmez
Sedat Dönmez TÜRKİYE’YE EKONOMİ PAYLAŞIMI GEREKLİ

TÜRKİYE’YE EKONOMİ PAYLAŞIMI GEREKLİ

Bugün Türkiye’de en çok hangi ilde yaşamak istersiniz sorusuna en çok verilen cevap İstanbul ve İzmir oluyor. Gerek çalışan şartları gerekse iş imkânlarının genişliği insanları özellikle İstanbul’a yönlendiriyor. İzmir gerek tatil bölgesi olması, gerek iklim şartlarıyla üstün gelirken İstanbul her açıdan insanlara cazip geliyor. Üretim, inşaat, eğitim, tekstil, eğlence, finans, spor ve daha sayabileceğimiz birçok sektör için İstanbul merkez oluşturuyor. Tabi ki bu durum şehirlerin nüfus kapasitelerini ciddi anlamda etkiliyor. Şehirler bir süre sonra nefes alamaz duruma geliyor. Oysa ülke olarak bu ekonomiyi paylaştırma imkânımız çok yüksek. Hemen hemen her bölgemiz ve şehrimiz kendi ekonomik potansiyelini oluşturacak güce sahip. Ancak biz ülke olarak tüm yükü İstanbul ve İzmir’e yükledik devam ediyoruz. Günü kurtarırken uzun vadede oluşabilecek kaosa sırtımızı dönüyoruz. Durumun ne kadar farkındayız bilmiyorum ama İstanbul artık ülkenin yükünü çekmekte ciddi anlamda zorlanıyor. Hem nüfus olarak yaşadığı kaos hem de ülkenin ekonomi lokomotifi görevi şehri yorgunlaştırıyor.

Farkında değiliz ancak İstanbul’a doğru yaşanan göç aynı zamanda bir beyin göçünü de beraberinde getiriyor. Özellikle Konya gibi büyüme çabası içerisinde olan şehirler düşük personel ücretlerinden dolayı kaliteli insan kaynağını elinden kaçırıyor. Durum böyle olunca kaliteli beyinler hakkını aldıkları yerlere giderken büyük kapasiteli işletmeler ise kaliteli personel yokluğundan şikâyet ediyor. Peki, neden ülkedeki ekonomik sorumluluğu şehirlere kontrollü şekilde yayarak ülkece kalkınma yoluna gitmiyoruz. Bugün Uşak, Denizli bir tekstil merkezi haline gelebilecek potansiyele sahipken neden fason üretici pazarı haline geliyor. Neden finans merkezlerimi batıda Bursa, Yalova, Çanakkale’ye doğru genişlerken İç Anadolu’da Karaman, Aksaray, Eskişehir doğuda Erzurum, Diyarbakır, Elazığ gibi şehirlere yayılmıyor. İç Anadolu, özellikle ciddi bir tarım ve hayvancılık alanıyken neden inşaat sektörü hâkimliğini koruyor da tüm dünyaya ürün satan bir tarım bölgesi olmuyor. Tarihi anlamda hepsi önemli şehirlerimiz neden kültür ve sanatın lokomotifi olmuyor. Birçok ilimiz eğitim merkezi olabilecek potansiyele sahipken neden hala eğitimin merkezi İstanbul. Yedi bölgesi de ayrı ayrı katma değerli ürünler ortaya çıkaracak bir ülke olarak sadece tek şehre sıkışmış durumda ekonomimizi ayakta tutma çabası içerisindeyiz. Oysaki diğer bölge ve şehirlere yapılacak yatırımlar ve yönlendirmeler ülkemizi ekonomik anlamda çok farklı noktalara taşıyabilir. Tüm bölgelerimizde refah seviyesinin yükseleceği adımlar atılabilir.

Bu noktada her şeyi devlet politikası olarak görmeden Ticaret ve Sanayi Odaları’na büyük görev düşüyor. Öncelikle kendilerine bağlı olan işletmelere personele ödenen ücretin boşa giden bir para olmadığını, devrimizin artık kaliteli insan devri olduğunu anlatmanız gerekiyor Ülkenin geleceği için herkes elini taşın altına koyarak bir çaba sarf etmeli. Tek bir şehrin sırtına yüklenmekle maalesef başarılı bir ekonomiden bahsedemeyiz. Bu ülkenin inşaata ihtiyacı olduğu kadar, tarıma, hayvancılığa, üretime, hammaddeye de ihtiyacı var. Bunların hepsini tek bir şehirden beklemek ise haksızlık oluyor. Eğer refah seviyesi yüksek, katma değerli marka şehirler görmek istiyorsak gerek devlet gerekse bireysel girişimlerle bu sorumluluğun paylaşılması şart.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Dönmez Arşivi