Ömer Bolat’ın çok işi var!
Ekonomide sıkıntılı süreçten geçmeye devam ederken bir taraftan da güzel haberler alıyoruz.
Bu sevindirici gelişmelerin sonuncusu geçtiğimiz gün açıklandı.
Standard & Poor's ülke kredi notumuzu 11 yılın ardından 1 kademe artırırken görünümü pozitif olarak korudu.
Bu, ekonomimiz adına gerçekten sevindirici bir gelişme.
Geçtiğimiz haftalarda da bu iyileşmeye yönelik bazı gelişmeler olmuştu. Hatırlatmak gerekirse;
2023 yılı ilk beş ayında 2,9 milyar dolar net portföy çıkışı olurken, Haziran 2023-Şubat 2024 döneminde 16,8 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşti.
Dış borç çevirme oranı aynı dönemde bankalarda yüzde 96’dan yüzde 149’a; reel sektörde yüzde 73’ten yüzde 118’e yükseldi.
Yılın ilk dört ayında 3,7 milyar doları sermaye benzeri olmak üzere bankalar 10,7 milyar dolar, özel sektör ise 1,6 milyar dolar eurobond ihraç etti.
Bir diğer gelişme de İslam Kalkınma Bankası Grubu’nun yaptığı açıklamayla oldu. İslam Kalkınma Bankası, 2024-26 döneminde Türkiye’ye 6,3 milyar dolar finansman imkanı sunma kararı aldı.
Yine Türkiye ekonomisine dair dikkat çekici bir açıklama da ABD bankacılık devi Citi tarafından yapıldı.
Citi Bank analistleri, dolara karşı Türk Lirası önerisinde bulundu. Türk Lirası'nın önümüzdeki aylarda sermaye akışı çekeceğini belirten Citi analistleri, 6 aylık forward işlemleri üzerinden Türk Lirası'nda dolara karşı uzun pozisyon alınmasını önerdi.
Bu güzel gelişmelerin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uyguladıkları programın olumlu sonuçlarının kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarına yansıdığını belirterek, “S&P ülke kredi notumuzu 11 yılın ardından 1 kademe artırırken görünümü pozitif olarak korudu. S&P, Fitch ve Moody’s’in pozitif not görünümleri not artışlarının devamının habercisi. Güçlendirerek uygulamaya devam ettiğimiz programımızla ülkemize duyulan güveni en üst seviyeye taşımakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Evet, ekonomide tünelin ucundaki ışığı görecek gibiyiz. Gelişmeler bunu gösteriyor. Fakat ekonomideki bu güzel gelişmelerin ticaret hayatımıza olumlu anlamda sirayet ettiğini göremiyoruz…
Ticaretteki başı bozukluk, düzensizlik, kör tuttuğunu öper mantığı, fırsatçılık, adına ne derseniz deyin; sıkıntılar devam ettiği sürece hiçbir şeyi düzeltemeyiz! Önce bunu düzeltmeliyiz…
Özellikle temel gıda ürünleri ile hizmet sektöründe fiyat dengesizlikleri bir türlü önlenemedi, önlenemiyor ya da geç ve yavaş aksiyon alınıyor.
Bunun en son örneği de tavuk sektöründe yaşandı.
Asgari ücrete zam gelmedi, dolar artmadı, elektrik artmadı, maliyetlerde bir artış olmadı ama tavuk fiyatları durup dururken kanatlandı. Yüzde 200’den fazla fiyat artışları oldu. Vatandaşın isyanından sonra nihayet aksiyon alındı.
Oysa bunun baştan önlenmesi gerekirdi!
Neyse ki iyi bir karar alındı.
Tavuk ihracatına kota getirildi. Ticaret Bakanlığı’nın, tavuk eti ihracatını 1 Mayıs 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılması doğru bir karar oldu.
Bakanlık keşke geç kalmasa da aynı hamleyi diğer sektörlerde de yapsa.
Yaş meyve ve sebze, et, un, yağ, şeker gibi temel gıda maddelerinde de benzer kota uygulamasının geç kalınmadan yapılması şart.
Örneğin, önümüz Kurban Bayramı. Büyükbaş hayvanların fiyatları 140-170 bin TL arasında satılıyor. Çevremde de duyuyorum, bu sene kurban kesmemeyi düşünen çok sayıda vatandaş var.
Devletimizin bu sıkıntıyı çözmek adına gerekirse büyükbaş hayvan ithal etmesi gerekemez mi?
Ekonomide elbette bir sürü denge var ama burada da öfkeli ve sıkıntılı bir vatandaş var…
Vatandaş günlük ihtiyaçlarını zor bela karşılarken temel gıdanın ihraç edilmesini hiç doğru bulmuyorum. Vatandaş et alamazken gerekirse angus ithal edilmemesini anlamıyorum. Önce kendi evimiz, sonra komşumuz mantığıyla hareket etmemiz gerekiyor.
Sayın Bakan Ömer Bolat’ın yapacak çok işi var…
