Salih Köprülü
Salih Köprülü OĞLUNU BEKLEYEN ANNENİN ANLATAMADIKLARI

OĞLUNU BEKLEYEN ANNENİN ANLATAMADIKLARI

Tam 4 saattir aynı yerde oturuyordu.

Huzurevi önünde kaldırıma çökmüş, oğlunu bekliyordu.

Heyecanlıydı…

Arife gününden en güzel elbisesini hazırlamıştı.

Saat öğleye yaklaştıkça heyecanı daha da artmıştı.

Geçen bayramda da oğlunu görememiş, sadece telefon ile görüşmüştü.

Bu bayram için söz vermişti, gelecekti.

Tam 3 bayramdır oğlunu göremiyordu.

En son beraber oldukları bayramda da zaten yanında ömrünü adadığı kocası vardı.

Kocası vefat eder etmez, evini satmış huzur evine yerleşmişti.

Tek oğlu vardı.

Her yıl birkaç defa görüşseler de bayramlar onun için özeldi.

Her bayram beklerdi.

Fakat bu bayram beklentisi daha çok artmıştı.

Hep, oğlu, gelini ve 2 torununun gelişini hayal ederdi.

Her bayram sonrasında , “Beni ihmal etmezdi. Kesin önemli bir şey var, o yüzden gelememiştir” sözleriyle kendini teselli etse de odasında içten içe ağlardı.

Oğlu artık gözünde tütüyordu.

Bu bayram onu görmek istiyordu.

Elinde ucuz bir cep telefonu ile “gelemezse, belki arar” diye de bekliyordu.

Oğlunu aramaya bir türlü eli gitmiyordu. Arasa, oğlunun bir mazeret sunacağından, yine “gelemeyeceğim” diyeceğinden korkuyordu.

Saat ilerledikçe, heyecanı yerini hüzne bırakıyordu.

Yüzü asılıyor, gözü doluyordu.

Kaldırımın kenarından ağırca kalktı ve bastonuna basarak ağır ağır huzur evi bahçesine girdi.

Etrafa bir baktı kendisi gibi bekleyen gözü dolu çok sayıda kişi vardı.

Oğulları ve kızları ile kucaklaşan anne ve babaları gördükçe de daha çok duygulandı.

Gözü kapıdaydı.

Oğlu bir gelse, boynuna sarılacaktı.

Çok bekledi…

Akşam olmak üzereydi.

Bahçedekiler, yavaş yavaş içeriye giriyordu.

Başını öne eğdi.

Ağırca gözlerindeki yaşları sildi.

Yaşlı kadının halini gören bir huzurevi görevlisi yanına geldi, “Bayramın mübarek olsun Emine Teyze” dedi. Elini öptü… “Oğlun yine mi gelmedi?” diye sordu.

Yaşlı kadının boğazı düğüm düğüm oldu. Dudaklarından, “Beni ihmal etmezdi. Kesin önemli bir mazereti çıkmıştır; o yüzden gelememiştir.” sözleri cılız bir şekilde döküldü.

Hüzünlüydü. Sitemliydi. Bu durumu kendine yakıştıramıyordu. Fakat elinden de bir şey gelmiyordu.

1 buçuk yıldır buradaydı. Hiç bir bayramda oğlu ile görüşememişti.

Geçmiş yıllarda ailesiyle birlikte yaşadığı bayramlar sürekli gözünün önüne gelse de o günler sadece bir anıdan öteye gidemiyordu.

Odasına girdi. Bayramlığını çıkartarak, yatağına uzandı. Her bayramda olduğu gibi yine sessizce gözyaşları döktü.  

Oğlu ise bir tatil beldesinde, annesinin bekleyişinden habersiz, 10 günlük bayram tatilinin keyfini çıkarıyordu.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salih Köprülü Arşivi