Devlet adamı ve Anadolu savunması
Şöyle bir yanlışımız var:
Ne yazık ki tarihi sadece dizilerde veya filmlerde öğrenmeye çalışıyoruz.
“Öğrenmeye çalışıyoruz.” diyorum çünkü tam olarak öğrenemiyoruz.
Dizilerin, tarihi olayların hepsini ve o dönemin şartlarını verme imkânı yok.
Bir de seyirci çekebilmek uğruna, kurgu da işin içine girince, konunun gerçeklikten uzaklaşma ihtimali de yüksek.
Peki ne yapmalıyız?
Basit! Okuyacağız ve araştıracağız.
Konya’da yaşıyoruz.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti…
Bu şehirde tarihimiz ile ilgili bilgi bulamayacağız da nereden bulacağız?
Bir dizide gündeme gelmeseydi, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad bu kadar hafızalara girebilecek miydi?
Bu soruya “Hayır, giremeyecekti.” cevabı vermek istemezdim ama maalesef öyle…
Hâlbuki şehrin göbeğindeki tepenin ismi “Alaeddin” ve üstünde Selçuklu Sultanlarının mezarı var.
Nüfusumuz 2 milyondan fazla fakat kaç kişi Selçuklu Sultanları mezarlarını biliyor?
Şükür ki yeni yeni bu konular bilinmeye başlanıyor.
Diriliş Karatay filmi olmasaydı, kaç kişi Celaleddin Karatay’ı bilecekti?
Tarihimizi bilmeden, bugünleri zor anlarız.
O yıllardaki devlet adamlarının nasıl devlet yönettiğini öğrenmeden rastgele konuşmak çok da işe yaramaz.
Örneğin, bu topraklarda yaşamış, Alaeddin Keykubad’ın devlet adamlığından kaç kişi haberdar?
Biz de devlet adamlığı tarihten gelir.
Alaeddin Keykubad dönemine bir bakalım.
Memleketini koruyabilmek ve halkını refah içinde yaşatabilmek için elinden geleni yapmış.
Tahta ilk çıktığı dönemlerde, Venediklilerle ticaret antlaşmasını sağlamış.
Çünkü o yıllarda Akdeniz ticaret yolları hakimiyeti onlarda.
Hatta Konya’da, günümüz tabiriyle bir ticaret ofisi bile açmışlar.
Anadolu’nun ticaret hacmini geliştirmek için yapılan bir anlaşma…
Onun döneminde yapılan kervansaraylar, hiçbir sultan döneminde yapılmamış.
Altın para bastırmış.
Ve devletin Konya’da bulunan hazinesini, Afyon ve Antalya gibi illere de götürmüş.
Yani hazineyi tek merkezde değil, çevre şehirlere de yayarak koruma altına almış.
Öncesinde hep barış teklif etmiş, savaştan yana olmamış.
Yani “Zeytin Dalı” uzatmış.
Fakat kim savaş niyetindeyse de o devletle savaşmaktan geri durmamış.
Cesur, akıllı, gözü kara… Tam devlet adamı…
Barış teklifini kabul etmeyen Harzemşah Sultanı’nı yarım günde süpürmüş.
İslam Birliği için ise sürekli Abbasi Halifesi’ne mektuplar göndermiş.
Mektubunun özeti, “Gelin birlik olalım, putperest Moğollara karşı duralım.”
Ama aradığı desteği bulamamış.
Eğer ki öldürülmeseydi Moğollar Anadolu’ya giremezdi.
Alaeddin Keykubad sonrası Anadolu Selçuklu, devlet adamı yokluğunu acı bir şekilde yaşadı.
İlerleyen dönemlerde, gün yüzüne çıkmamış ve Anadolu Selçuklu zamanında yazılmış mektupları da yayınlayacağım.
Günümüzde de büyük bir Anadolu Savunması yapılıyor.
Hem ülke içindeki hainlere hem de bu topraklarda gözü olan düşmanlara karşı.
Tarihi doğru şekilde okuyarak günümüzde yaşanılanları anlayabilirsiniz.
Her zaman dediğim gibi, “Siluetler değişse de olaylar aynı.”
Allah, haktan, adaletten, merhametten, azim ve sebattan eksik koymasın.
Allah, devlet adamlarımıza güç ve kuvvet versin.
Gücü, tarihi doğru okuyup geleceğe yön almakta bulabiliriz.
Unutmayalım: “Atasını bilmeyen, it izinde gider.”