Namussuz siyasetin hakkı tastamam veriliyor
Türkiye gündemi baş döndürücü yoğunluğuyla devam ediyor. Her gün yeni bir hadise, yeni bir olay.
Daha düne kadar Millet İttifakının tezkereye "Hayır" oyu vermesinden tutun da Lütfü Türkkan'ın şehit yakınına küfür etmesine varana kadar. Şimdi de taciz skandalı ile çalkalandık.
Anlayacağınız ülkemizin gündemden yana hiçbir sıkıntısı yok. Ama bu gündemler maalesef olumsuz yargılar içermekte. Ben de olumsuzluklar sapağına giriyorum ister istemez.
Kemal Kılıçdaoğlu, yeni bir çıkışla bu olumsuz hadiselerin üstünü kapatma derdinde. E kolay değil tabi. Millet İttifakı içinde yer alan siyasetçilerin ağrısız dişe kerpeten takması Kılıçdaoğlu'nu ziyadesiyle rahatsız ediyor.
Ancak Kemal Kılıçdaroğlu önce kendinden rahatsız olması lazım gelir. "Kandili başlarına yıkacağım" deyip de "Tezkere"ye hayır oyu veren bir partinin genel başkanı samimiyet konusunda girdiği bu sınavda alacağı not birdir. O da sınav kağıdına ismini yazdığı içindir.
Aslına bakarsanız benim temas edeceğim konu bu değil; ama bunlarla ilintili.
Geçtiğimiz günler Sn. Kemal Kılıçdaroğlu paylaşımda bulundu. Bu paylaşımı olduğu gibi aktarıyorum:
"Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım. Şimdi ise dışarıya dönme zamanı. Ben bu yaraların kapanması için helallik isteme, helalleşme yolcuğuna çıkıyorum"
Hadiseye teorik açıdan yaklaştığımızda bu söylem olumlu yargılar içermekte. Alkışlanır mı? Pek tabii ki ayakta alkışlanır. İnsanın geçmişiyle yüzleşmesi gayet olgunca bir tavır. Ancak bu söylemin akabinde bir çok sorular beliriyor.
Bizim soracağımız soru şu: Samimiyet bunun neresinde?
***
Sn Kılıçdaroğlu Kırıkkale'de yaptığı bir mitinginde "Namussuz siyaseti getirelim" demişti.
Sn Kılıçdaroğlu Mersin'in Mut ilçesinde yaptığı bir konuşmasında "Namussuz siyaset eksik" demişti.
Sn Kılıçdaroğlu Artvin'de yaptığı bir konuşmasında "Dört yılda namussuz siyaset olacak" demişti.
Demem o ki dostlar, Sn. Kılıçdaroğlu namussuz siyasetin hakkını tastamam veriyor. Helalleşmek istiyorsa önce Şehit Ömer Halis Demir'in kabrine gidip helalleşecek.
PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile kol kola girdiyseniz Diyarbakır Anneleri ile de helalleşmeniz lazım. Ki o da mümkün değil.
Helalleşme turuna çıkacağım deyip de kendi hatalarının üzerini kapatma yoluna girip gündemi değiştirme çabasında olması tamamıyla samimiyetsizlik.
CHP içinde bu kadar taciz ve tecavüz olayı olmuşken gıkını bile çıkartmayan muhalefet hangi helalleşmeden bahsediyor? Hala skandallar devam ederken, hala üzerine bulaşan çamurlar ıslaklığını korurken oturup düşünmek gerekmez mi?
CHP içerisinde dimağları örümcek ağlarıyla kaplı, köhneleşmiş fikirlerin mevcudiyeti devam ediyor. Tahammülsüzlüğün öleceğini düşünmüştük. Mezarı başında anacağımızı tahayyül ederken, tahammülsüzlüğün yeni varyantlarıyla karşılaştık.
Sn Kemal Kılıçdaroğlu'nun tek amacı mızrağı çuvala sığdırmaya çalışmak. Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Bugün maalesef HDP'leşmiş bir CHP var. Bugün maalesef FETO tezlerini diline dolayarak gündeme gelen bir CHP var.
Ötekileştirme konusunda açık ara önde CHP. Kendilerinden olmayanlar yalaka, kendilerine gönül verenler vatansever. Kusura bakılmasın ama vatanseverlik CHP'yi savunarak olmuyor.
Bu yüzden "Helalleşme" dediğiniz konu tamamıyla bir romantizmden ibaret. Ancak bu romantizm, "Takiyye"den başka bir şey değil.
Alis Harikalar Diyarında dolaşmaya gerek yok. Helalleşmenin tek yolu milli olmaktan geçer. Hadise bu kadar basit. Birilerinin söylemleriyle muhalefet olmayın. Ülke için muhalefet olun bu kafi. O zaman bu millet sizi ayakta alkışlayacaktır.
Son olarak şunu ifade edeyim. Sayın genel başkan Helalleşme turuna çıktığında Deniz Baykal'ı da unutmasın.
Satır arası da bizden olsun. Selam ve dua ile...