Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Mülk sahipleri de elini taşın altına koyabilir…

Mülk sahipleri de elini taşın altına koyabilir…

Koronavirüs salgını dünyada ekonomik dengeleri adeta alt üst etti. Küresel şirketlerin yüzde 35’i buhar olmuş durumda. Bazı stratejistlerin öngörüleri yavaş yavaş tutmaya başladı.
 
Küresel şirketlerin bazılarında önümüzdeki günlerde sermaye sahipleri değişebilir. Dünya bu sıkıntıyı atlattığında, ekonomik ve siyasal anlamda büyük değişikliklerle yüz yüze kalacağımızı şimdiden söylemek zor değil.
 
Aslında dünyayı durduran ya da korkutan koronavirüs salgını değil, salgının ortaya çıkaracağı tahribatı önlemek için alınan önlemler.
 
Baktığımız zaman, 7-8 milyarlık dünyada bu illete yakalanan insan sayısı 200 binler civarında, ölen insan sayısı ise 10 bin civarında. Hastalığı atlatan kişi sayısı ise 80 bini geçti. Ortaya çıkan kaos ve korku ortamı ise bu rakamlardan kat be kat fazla durumda.
 
Elbette, ‘Bize bir şey olmaz. Ya da niye önlem aldınız?’ demiyorum. Elbette günlük hayatı yavaşlatan, neticesinde üretimi ve tüketimi düşüren tedbirler alınmasaydı, koronavirüs vakasından hastalanan ya da ölen insan sayısı çok daha fazla olabilirdi. Belki yine bir İspanyol Gribi ya da Veba Salgını ile muhatap olabilirdik. Milyonlarca insan kaybedebilirdik.
 
Fakat birçok stratejistin olduğu gibi benim kafamı kurcalayan da şu soru: Ya bu bir savaş stratejisi ise? Yani bundan sonra her sene böyle bir salgının çıkmayacağını nereden bilebiliriz ki? Her sene böyle sıkı tedbirler alan bir dünya düşünün. Dünya taş devrine dönerdi her halde. O yüzden ülkelerin salgınlarla mücadele konusunda çok iyi politikalar üretmeleri gerekiyor.
 
2019 yılında Türkiye’nin ‘Pandemi Eylem Planı’ çalışması yapması aslında bu yolda atılmış bir adım. Türkiye süreci bugüne kadar yine iyi idare etti. Belki de bunda, 2019 yılında yapılan o çalışmanın katkısı büyüktür.
 
KİRACILAR NE YAPACAK?
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekonomik İstikrar Kalkanı” adını verdiği, koronavirüs salgınının ekonomik etkilerini azaltmak için hazırlanan tedbirler paketini açıkladı.
 
100 milyar liralık bir hacme sahip olan önlemler silsilesinde birbirinden farklı alanda maddeler yer alıyor. Süreç nedeniyle can çekişen bazı sektörler gerçekten de bu paketle kısmen de olsa nefes almış olacaklar.
 
Fakat alt kesim ya da küçük esnaf için aynı şeyi ne yazık ki söyleyemeyeceğim. Türkiye’nin bütçesi sınırsız değil, devletimiz herkese para dağıtsın ya da herkese özel paket hazırlasın diyemem.
 
Zaten açıklanan pakette öncelikle; istihdam düşmesin, ana kalemlerde üretim düşmesin kaygılarıyla hazırlanan maddeler var.
 
Peki bizler ya da küçük esnaf ne yapacak, bu süreci nasıl atlatacak?
 
Bunun cevabını vermek kolay değil ama burada iş biraz da biz vatandaşlara düşüyor. Vatandaşın ya da küçük esnafın bu süreçte en büyük gider kalemi olan; kira, elektrik ve su faturası gibi giderleri için bir alternatif üretilebilir.
 
Elektrik ve su faturaları devlet ve belediyeler tarafından Mart-Nisan ayları için yaz sonuna ertelenebilir. Bu konuda ödeme kolaylığı da sağlanabilir. Kira konusunda ise devletin yapacağı pek bir şey yok. Zaten Konya Büyükşehir, Karatay, Meram ve Selçuklu Belediyeleri kiracılarından belli bir süre kira almayacaklarını açıkladılar. Özel mülklere devlet karışamayacağına göre; burada iş vicdan sahiplerine düşüyor.
 
Kafe, restoran ve benzeri iş yerleri şuan çok büyük sıkıntıya girdiler. Bu işletmelerin birçoğu kiracı. Gönül istiyor ki; durumu uygun olan, kira gelirine bağımlı olmayan mülk sahipleri burada elini taşın altına koyup fedakarlık yapsın. En azından Mart-Nisan ayının kiraları yaz sonunda alınsın.
 
Alışveriş merkezlerinin de bu konuda kiracılarına yardımcı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü o küçük esnaf olmasa büyük alışveriş merkezlerinin hiçbir cazibesi kalmıyor.
 
Bu süreçte ne yazık ki işsiz kalanlar da oldu. Kimileri de ücretsiz izne ayrıldılar. En çok sıkıntıyı çekecek olanlar da bu vatandaşlarımız. Burada iş yine vicdan sahibi ev sahiplerine düşüyor. Tek tük olsa da sosyal medyamda bu konuda paylaşım yapan ev sahipleri görüyorum. 'Kiracımdan 3 ay kira almayacağım, Ramazan sadakam olsun' diyenler var. Ne güzel bir hareket. İnşallah bu fedakarlık yaygınlaşır.
 
Bu süreci ancak kenetlenerek aşabiliriz…
 
Son olarak; ekonomik anlamda Türkiye bu süreci kötü yönetmiyor. Önümüzdeki 2 ayı en az hasarla atlatıp daha güçlü üretim ve istihdam noktasında büyük adımlar atacağız inşallah.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi