2020, 3 Ayda bitti
Virüs salgını, dünyada ekonomiyi durdurdu. Salgının kendisi değil, salgının yayılmasını ve dolayısıyla yaratacağı tahribatı önlemek için alınan önlemler oldu.
Dünyada bu virüsü kapıp hastalanan insan sayısı 200 bin kişiden az. Ölen hasta sayısı 8000'e bile varmadı. İyileşen hasta sayısı ise 80 bini geçmiş durumda.
Bu sayılara bakarak mevcut hastalardan büyük çoğunluğunun iyileşeceği söylenebilir. Dünyada 8 milyara yakın insanın yaşadığı göz önünde tutulursa, ölen hatta hastalanan kişi sayısı devede kulak değil.
Ekonomik hareketliliği yavaşlatan, dolayısıyla dünya milli gelirini düşüren mal ve insan hareketlerini kısıtlayan veya yasaklayan önlemler alınmamış olsa, bugüne kadar hastalanan ve ölen insan sayısı daha fazla olurdu.
Bu sayılar milyonlara varırdı. Hastalığın başladığı Çin'den yapılan resmi açıklamalara göre, virüsün yayılma hızı düşmüş yani mücadele kazanılmıştır.
Beş yıl önce böyle bir virüs salgınını öngören Bill Gates, “Ordular sadece öldürmek için değil, doğal bir afet olan salgın hastalıklarla da mücadele için eğitilip, teçhiz edilmelidir” önerisinde bulunmuş.
Bu teklifi göz ardı etmemek gerekir. IMF “1 trilyon dolarlık bazuka hazır” diyor virüs salgınını durdurmak için ekonomiyi durdurmayı göze alan dünya devletleri, şimdi de ekonomiyi harekete geçirmek için para ve maliye politikaları geliştirmeye başladı.
Almanya başta olmak üzere AB ülkeleri kamu harcamalarını artırma kararı aldı. Fed, ekonomide “ödemeler sistemi” durmasın diye “700 miyar dolarlık tahvil alabilirim” dedi. En müthiş açıklama ise “kasası boş denen” IMF'den geldi: Uluslararası ödemeler ve ticaret aksamasın diye 1 trilyon dolar ödünç verebileceğini ilan etti. Peki, bu kadar “sanal para” sisteme şırınga edilirse ne olur? Ülkelerin milli gelir ve milli servet dağılımı değişir. Hızla gelen kriz, yavaşça gider. Ekonomiler toparlanır.
Küresel krizin bu üçüncü aşaması en zor ve en uzun sürmeye aday aşaması gibi görünüyor.
İlk iki aşamada ABD, Euro Bölgesi ve İngiltere finans piyasaları etkilendi krizden. Japonya uzun süredir durgunluk içindeydi ama o da etkilendi. Krizin gelişmiş ülkeleri vuran ilk iki aşamasının reel kesim üzerindeki etkisi finans kesimi üzerindeki etkisiyle karşılaştırılamayacak kadar düşük kaldı.
Bugün içinde bulunduğumuz küresel krizin üçüncü aşaması öncekilerden oldukça farklı. Her şeyden önce bu yalnızca ekonomik ya da finansal bir kriz değil. Bunlara ek olarak bir de sağlık krizi var. Bu durumda ekonomik ve finansal krizler katlanarak artıyor.
Fransa örneğine bakalım. Fransa korona virüsün yayılmasını önlemek amacıyla sokağa çıkma yasağı açıkladı. Bu yasak, kafelerin, pastanelerin, restoranların, otellerin, eğlence yerlerinin, marketlerin, alışveriş merkezlerinin kısacası bütün işyerlerinin kapalı olması ya da en iyi olasılıkla nöbetleşe çalışması demek.
Süre uzadıkça bu yerlerin sahipleri yeterince satış yapamayacakları için mal alımını azaltacaklar. Onların daha az mal almaya başladığı satıcılar ve üreticiler de ister istemez üretimi düşürecekler. Bu işyerleri yeterince para kazanamayacağı için çalışanlarını işten çıkaracaklar, kiralarını ödeyemeyecekler. Öte yandan dünyanın en fazla turist ağırlayan ülkelerinden olan Fransa bundan da mahrum kalacak.
Havayolu şirketleri, diğer ulaştırma şirketleri, tur acenteleri, turizm şirketleri, oteller ve diğerleri büyük müşteri kaybı yaşayacak. Özetle söylemek gerekirse bütün ekonomide zincirleme bir daralma yaşanacak. Son haftalarda bu durum yaşanmaya başlandı zaten. Aynı durum İtalya, İspanya ve diğer birçok ülke için de geçerli. Gidişat bu durumun bütün dünyaya yaygınlaşmaya başladığını gösteriyor.
Önce ülke içindeki alıcı ve satıcılar sonra dünya çapındaki alıcı ve satıcılar birbirlerinden mal ve hizmet alım satımını kesmeye yönelecekler. Bu da ekonomilerin durgunluğa girmesine yol açacak.
Dünya ticaretinin en önemli göstergelerinden birisi olan kuru yük endeksindeki tarihi düşüş bize dünya ticaretindeki daralmayı, petrol fiyatlarındaki rekor düşüş de üretimin ve dolayısıyla büyümenin düşüşünü gösteriyor. Dünya durgunluğa doğru koşar adım gidiyor.
Türkiye açısından baktığımızda benzer bir durumun ortaya çıkacağını görüyoruz. Üretim zincirinin kopması bir yandan üretimi ve gelirleri dolayısıyla GSYH’yi düşürecek bir yandan işsizliğin artmasına neden olacak. İşsizliğin artması talepte düşüş yaratacağı için GSYH’nin daha da gerilemesine yol açacak.
Bir başka kritik konu ise turizm gelirleri ne olacak. Virüsün etkisiyle bu yıl turist sayısında ve dolayısıyla turizm gelirlerinde büyük düşüşler yaşanacak. Türkiye açısından görünen tek olumlu gelişme petrol fiyatlarının düşmesi. Ne var ki bu da dünyada büyümenin düştüğünü ve pazarların daraldığını işaret eden bir gelişme. Bir başka ifadeyle petrol fiyatlarındaki düşüş cari denge üzerindeki ithalat yükünü hafifletirken, ihracat yapılan ülkelerde kötüleşen ekonomik koşullar ihracatın da düşmesine yol açarak olumlu etkiyi büyük ölçüde bertaraf edecek gibi görünüyor.
İşin kötüsü küresel ekonomideki bu kötüye gidişi ekonomik ya da finansal önlemlerle önce frenlemek sonra da iyileştirmek pek mümkün görünmüyor. Çünkü etkiler ekonomi ve piyasalar üzerinde görünse de çözüm beklenen alan tıp.
Sonuç olarak;
Korona virüsün yarattığı tehdidin denetim altına alınması, yayılmasının önlenmesi piyasaların bir miktar toparlanmasına yardım edecek. Zor olanı sorunun kökten çözülmesini sağlayacak olan aşının bulunması. Aşı bulunduğu anda piyasalar ivmelenecek. Yaşam normale dönecek, işyerleri açılacak ve sistem çalışmaya başlayacak. Aşının bulunup kullanılabilir hale gelmesinin bir yıl veya daha uzun zaman alacağı tahmin ediliyor.
Bu durumda aşı bulununcaya kadar yapılacak şey virüsün bulaşıcılığını önleyecek önlemlere ağırlık vermek ve hastalığı denetim altında tutmak. Sorun da orada. Bu hastalığı denetim altında tutmak ekonominin çalışmasını önemli ölçüde engelliyor. Yapılacak tek şey ekonominin daha fazla bozulmasını önleyecek biçimde maliye politikası önlemleri almaya devam etmek.
Önümüzdeki bir yıllık dönemde dünyada alınacağı tahmin edilen ekonomi politikası önlemleri ülkelerin kaderini belirleyecek.
Firmaların devletleri nasıl diz çöktürdüğünü ROCHE’dan görüyoruz. Dünya, artık büyük bir köy. Komşu olmanıza gerek yok. Sıkıntı davetsiz gelir.