MUHALEFET YOK MUHALEFET
Ne kadar çok ayar çekme meraklısı var memlekette. Askeri, öğretim görevlisi, cemaatçisi, yargıcı, gazetecisi. Bitmiyor. Biri gidiyor ötekisi geliyor.
Siyasetçiye ayar çekme, bizde yeni değil. Bu eylem özünde siyasi bir eylem olup haddi aşmanın daniskasıdır. Ve mide bulandırıcı bir çirkinlik halini almıştır. Gerçek yargıç vara yoğa beyanat verip her topa girmez. Gerçek yargıçlar kararları ile konuşurlar ve siyasetin öznesi de malzemesi de olmazlar. Siyasetçiye ayarı ancak halk verir.
Aslına bakarsanız orada ayar çekilen, azarlanan o siyasetçileri oraya seçip gönderen halktır, seçmendir. “Ey cahil seçmen ah birazcık adam olsaydın, iki de bir de bu adamı seçip seçip başımıza bela etmezsin” denmek istenmektedir.
Ne çare ki seçmen yığınları aşırı derecede cahil(!) olduklarından her defasında bu adamı daha yüksek oyla yine yeniden seçmektedir.
İşte bu başa çıkılmaz durum her şeyi herkesten daha iyi bilen (hatta eksik olmasınlar, bizim hakkımızı hukukumuzu bile bizden daha iyi bilip düşünen) yüce ağabeylerimizi sinirlere gark ediyor.
Diğer yandan, işin aslı muhalefetsizlik meselesidir. Ülkemizde maalesef muhalefet yoktur. Sıfırdır.
Eğer bu ülkede gerçek bir muhalefet olsaydı;
Düne kadar dinci(!) olduğu için tu kaka olan bir mahkeme başkanı CHP’ler dahil tekmili birden tüm muhaliflerin umudu olabilir miydi? Sadece bu tablo bile muhalefetin cüceliğini ortaya koyuyor.
Eğer bu ülkede gerçek bir muhalefet olsaydı;
İstanbul’da her daim camilerde fotoğraf vermekten zevk alan Sarıgül CHP’lilerin son umudu olabilir miydi? Ya da Ankara’da CHP’liler MHP’nin bir dönem önceki adayıyla şans aramaya kalkar mıydı? Veya bütün muhaliflerin düne kadar her türlü olumsuzluğun müsebbibi gördüğü okyanusların öteleri umuda dönüşür müydü?
Eğer bu ülkede gerçek bir muhalefet olsaydı;
CHP’liler, MHP’liler, dincinin, eşi başörtülünün birinden kurtulmak için bir başkasına bel bağlar mıydı?
Ne hallere düşürdünüz ulu önderinizin partisini!
Ne hallere düşürdünüz koca başbuğunuzun partisini.
Yazıklar olsun sizlere be.
AYM Başkanımızın(!) geçen gün yaptığı konuşma mükemmeldi(!) Evrensel hukuk değerlerinden girdi, yargı bağımsızlığından çıktı. Kendisine şöyle seslenesim geliyor: Uyan da balığa çıkalım sayın başkan. Şimdiye kadar nerelerdeydiniz. Bu efelenmeleri çarşı karışmadan önce neden yapmıyordunuz? Geçen sene neredeydiniz mesela?
Hepimiz tiyatronun c.başkanlığı için sahnelendiğini görüyoruz da bizim yenilgi arsızı muhalefetimiz bunu göremiyor. Mahkemenin son dönemde birden bire evrensel hukuku ve özgürlükleri keşfettiğini zannediyor biçareler. Yazık bunlara yahu(!)
Ak Parti'nin kapatılmasını Haşim Kılıç engelledi diyen dingillere de bir soru sorarak konuyu bağlamış olalım: Eğer Ak Parti olmasaydı Haşim Kılıç AYM başkanı olabilir miydi? Yoksa eskiden olduğu gibi “yok efendim zaten hukukçu da değil, hem eşi de başörtülü” falan gibi imalarla horlanıp kenara mı itilirdi?