Bekir Dolu
Bekir Dolu DERSHANE MEVZUU

DERSHANE MEVZUU

Dershane kapatma polemiğinde karşılıklı atışmaların dışında gözden kaçan ilginç, çok ilginç gelişmeler de yaşanıyor. Komedi filmlerini aratmayacak performanslar sergileniyor. Mesela Ahmet Hakanından, Yılmaz Özdiline, hatta Sözcü Gazetesine, CHP’den MHP’ye tam tekmil hepsinin aynı safta toplaşıp dershanelerin kapatılmasına karşı cephe almalarını nasıl tarif edeyim ben şimdi.

 

         Hükümete karşı olan herkes otomatik olarak dershanelerin kapatılmasına da karşı oluverdiler. Hayatta cemaatle yan yana gelmez diyeceğimiz kişi ve kurumlar, cemaatin avukatı oldular.  

         Kemalisti, marjinali, solcusu, ülkücüsü, laikçisi, milli görüşçüsü, çağdaş yaşamcısı, tekmili birden dolaylı da olsa cemaatin çıkarını savunuyorlar. Bak şu Allah’ımın işine…

 

         Bir de diğer yandan olayı sadece cemaat-hükümet kavgası olarak görüp "oohh! yesinler birbirlerini, onlar kavga ederken biz de mest olalım" diyenler var. İşte bana göre en delikanlı olanlar bunlar. Hiç olmazsa tutarlılar.

 

         Bir başka ilginç tespitim de cemaate yakın medya kuruluşlarının tavırlarıyla ilgili olacak müsaadenizle. Şöyle ki; Adamlar psikolojik harbin kitabını yazılıyorlar adeta be! Sanırsınız Hükümet dershaneleri değil de ülkedeki camileri toptan kapatıyor. Bir feveran ediyorlar ki, öyle böyle değil.

 

         Hükümet diyor ki dershaneleri kaldıracağız, Sınavlarda bundan böyle müfredattan sorular sorulacak. Okulda ne okuyorsa sınavda o çıkacak. Üniversiteye girebilmek için bir dershaneye kaydolmanın neredeyse zorunluluk olması eğitim sistemimiz için yeterince büyük bir utanç değil midir? Bu soruna bir el atan olmasın mı yani?

 

         Neticede dershane işinin savunulacak hiç bir yanı olmadığını herkes biliyor. Şu anki eğitim sisteminin teşhis edilmiş hastalığı eğer kanser ise, dershaneler de sigaradır.

 

         Bir Allah’ın kulu da bu yavruların çocukluk çağları tren gibi geçip gidiyor demiyor. İşin belki de en can alıcı bu yüzünü kimseler ele almıyor. Yazık.  

 

         Çocuklar erken yaşlardan itibaren bir sınav yarışının içine sokuluyorlar. Hayatlarının en renkli olacak dönemleri; dershane, etüt, test soru kitapçığı, ödev, deneme sınavı, başarı sıralaması, başarı indirimi vb. bir yığın hay huy arasında kayıp gidiyor. Çocuklarımızın hayal kurmaya bile vakitleri olmuyor yahu.

 

         Genel yorum ve değerlendirmelere bakıyorum da.  Eğitim-meğitim kimsenin umurunda değil. Çocukların soru çözme makinesine dönüşmesi de kimseyi ilgilendirmiyor. Varsa yoksa cemaat, AKP, Tayyip, laikçiler, Fethullah Gülen.

 

         Adım gibi eminim ki; bu hükümetin dışında herhangi birisi aynı öneriyi getirseydi, güle oynaya desteklenirdi.

 

         Doğruya doğru demeyi ne zaman öğreneceğiz acaba?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bekir Dolu Arşivi