Mihriban Düşman
Bana, bir Azerbaycan Türkü olarak, Azerbaycan ile İran’ın ilişkilerini soruyorlar. Bende iki kelimelik cümleyle ifade ediyorum: “Mihriban düşman”. Türkiye’de türkü ismi olarak bilinen “Mihriban” kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “sevecen” anlamına gelir. Evet, İran bizim mihriban (!) düşmanımızdır. Bu coğrafyada ne İran ile düşman olabiliyorsun, ne de dost olarak kalabiliyorsun. Çünkü akrep misali İran ile ne kadar dost olursan ol, menfaati gereği her zaman seni satar. Bunu İran’ın hem dün, hem bugün, hem de yarınki siyasetinde göreceğiz.
İran’ın, Türk milletine karşı tarih boyunca her zaman tutumu bu olmuştur. Gerçi, Nadir Şah’a kadarki Azerbaycan Türk Handanlarının yönetiminde bu biraz değişse de, Kaçarların gelmesiyle İran, tamamen Fars kontrolüne girmiş ve bu yönetim baştaki Türk olmasına rağmen Fars milli devletine hizmet etmiştir.
İran, onu bin yıldan fazla yöneten Azerbaycan Türk Hanedanlarına ve bünyesinde 35 milyondan çok olan Azerbaycan Türk halkına rağmen komşusu Azerbaycan Cumhuriyetine karşı hiçbir zaman dostça davranmamıştır. Buna en büyük delil de, Karabağ savaşında Azerbaycan’dan yana tavır almamasıdır. Bugün hala bölgede Azerbaycan’ı değil de, işgalci Ermenistan’ı desteklemektedir. İran, Türkiye ve Azerbaycan’ın kıskacında sıkışan Ermenistan’a tam destek veriyor. Bunu da açık şekilde yapıyor.
Gelelim asıl meselemize. Hocalı Soykırımının anım günü olan 26 Şubatta İran, Ermenistan lideri Paşinyanı Tahran’a davet etti. Davette Paşinyan, çok sıcak şekilde karşılandı. Bununla da yetinmeyerek Paşinyanın, Tahran’da Ermeni Diasporasıyla görüşü ve tanınmayan sözde Artsak Cumhuriyetinin (Karabağ’daki işgalci rejim) bayrağı üzerinde “Karabağ Ermenistan’ındır ve son” yazısına müsaade edilmesi, İran’ın son terbiyesizliği olarak yorumlandı. Kendisine İslam Devleti diyen İran, normalde Azerbaycan Ermenistan meselesinde Müslüman olmayan Ermenistan’ı değil de, hatta nüfusunun %75-i Şii olan Azerbaycan’ı desteklemeliyken bunu yapmıyorsa, o zaman İslam’ın İran için amaç değil, araç olduğuna delildir.
Bu hareket elbette tepkisiz kalmadı. Ancak sevindirici mesele o ki, Kuzey Azerbaycan’dan önce tepki bizzat İran egemenliğinde olan Güney Azerbaycan’dan geldi. Traktör Tebriz takımının taraftarları maçta Azerbaycan bayrağı açarak “Karabağ bizimdir, bizim olacak” sloganları attılar. Sadece taraftarlarda değil, Güney Azerbaycanlı birçok kişi sosyal medyada da bu olaya tepki gösterdi. Hatta İran’ın Azerbaycan Türkü milletvekilleri de bundan duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Neticede İran Dışişleri Bakanlığı açıklama yapmak mecburiyetinde kaldı.
Bu İran’ın son bir aydaki ilk terbiyesizliği değil. Daha birkaç gün önce de İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Azerbaycan ile ilgili skandal bir konuşmaya imza atmıştı. Konuşmasında Ruhani: “Güney Kafkasya ve Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları eski İran toprağıdır. Bu topraklar, 1828 yılında Çarlık Rusya’sı tarafından işgal edildi. 1918 yılında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulduğu zaman, Tahran hükümeti buna itiraz ederek bu bölgelerin İran'a birleşmesini talep etti. Biz bugün de aynı fikirdeyiz. Nüfusun çoğu Şii Müslüman olması bu toprakların İran’nın bir parçası olması anlamına geliyor.” söyledi.
Bütün bunlar İran’ın, Azerbaycan’a karşı gerçekte ne düşündüğünü ortaya koyuyor. Yukarda da belirttiğim gibi İran akrep gibidir, sen ne kadar ona yaklaşırsan yaklaş, o ilk bulduğu fırsatta seni sokar. Bu sebepten hem Türkiye hem de, Azerbaycan İran ile ilgili meselelerde bunu dikkate alarak hareket etmesi daha sağlıklı olur.