MESCİD-İ AKSA’YA DAİR
Bir Mescid-Aksa yazısı yazacaktım; nerdeyse bütün medeniyetlerin uğradığı ama kiminin yıktığı kiminin yaptığı hüzün veren tarihini hatırlayınca vaz geçtim.
Mescid- Aksa’nın kapıları diyecektim; Kureyş’inKutlu Nebi’yi(S.A.V) miraç sınavından(!)geçirirken O’nun ‘’sıkıldım’’ dediği anda Burak hızıyla,’’ kapılarımı sayabilirsin ya Resulallah’’ dercesine selam duruşunun hatırasına bir şey yapamadığım için vazgeçtim.
Ahhh!..Mescid-i Aksa diyecektim; Osmanlı’dan sonra kararan bahtına rağmen ‘’beni Müslümanlar kucaklasın’’ feryadı karşısında sessizliğe gömüldüğüm için vaz geçtim.
Mescid-i Aksa mitingi diyeyim dedim; 6 Eylül 1980 Kudüs mitingindeki gönül tayfından daha gerilere düştüğümü; çünkü o mitingin, bir hafta sonra ‘’bizim çocuklara’’ ihtilal yaptıracak kadar samimiyet testini kazandığını bildiğim için vazgeçtim.
Bir Mescid-i Aksa hayali kuracaktım; Siyonist terör devletinin misket bombalarına karşı Filistinli 9 yaşındaki Muhammed’in sapan taşına Mescid-i Aksa adına siccil olma hayali kuramayacak kadar kendimi kaybettiğim için vazgeçtim.
Mescid-i Aksa,gözyaşı ha? sorusundan önce; O’nun Ayasofya’ya derdini döküp ağlarken ‘’aranıza benide alın da,hiç değilse beraber ağlayalım’’ diyemediğim, diyecek ruhsal titreşimi kendimde bulamadığım için vazgeçtim.
Mescid-i Aksa’nın mihrabı dedim; Siyonist Yahudi askerinin 7 yaşındaki Talha’nın kolunu kırarken duyduğuminfiali; aslında Talha’nın şahsında Aksa’nın mihrabının kırıldığı şuurundan uzaklaştığım için nasırlaşan yüreğim nedeniyle duyamaz olduğumu anlayınca vazgeçtim.
Mescid-i Aksa, Filistin derken; O’nun coğrafyayla değil itikatla igili olduğunu, sadece Siyonist terör devletinin,Mescid-i Aksa’ya zulmünü doruğa taşıdığı zamanlarda hatırlayıp onu da hamasi şiirlerle geçiştirdikten sonra unutma zilletinden kurtulamadığım için vazgeçtim.
Ey garip Mescid-i Aksa diye başlayacaktım; coğrafi manada Müslüman olan devletlerin, Siyonistlerle iş birliği yapmasındaki metafizik kırılma, O’nun garipliğini derinleştirirken benim de zihnimi köleleştirdiğini fark ettiğimi anlayınca vazgeçtim.
Mescid-i Aksa için yapacaklarımı yazacaktım;Parlament, marlboro sigaralarıylaalgida dondurması ve colazafiyetimi bırakmayı lüks telakki ettiğim, ’’sanki ben yemesem içmesem Mescid-i Aksa kurtulacak mı’’ bahanesi nefsime hoş geldiği için vazgeçtim.
Kubbetus Sahra cihadı diyeyim dedim; Cihadın Kuran’ın temel hükümlerinden birisi ve en büyüğünün,şimdilerde Aksa için Yahudilerle yapılmasını bildiğim halde 9.sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi taslak programına ‘Temel İbadetler’ içine cihadın da eklenmesini ‘’Kol kesme, bacak koparma’ ’olarak lanse etmeye kalkışanlarla da uğraşmak ‘’bubana göre değil tek başına ben ne yapabilirim ki’’yi, nerdeyse prensip edinmişliğimi hissettiğim için vazgeçtim.
Bir Mescid-i Aksa yazısı yazacaktım; Bütün bu kırgınlığıma yılgınlığıma rağmen bir gün belki Mescid-i Aksa’yla kucaklaşır, zalimin işkencelerinin acılarını, içine akıttığı gözyaşlarıyla dindirmeye çalışırken hiç değilse toprakta bıraktığı tortularıyla ruhumu yıkar, gönül sohbetlerine dalarım umudunu koruduğum için vazgeçtim.
Böyle karamsar bir yazıyı yazmamış olmayı ne kadar isterdim. Siz, isterseniz okumamış kabul edebilirsiniz.
Allah. Yarınınızı bugünden daha güzel etsin.