Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Mavi noktaya bu kadar ego fazla değil mi?

Mavi noktaya bu kadar ego fazla değil mi?

“İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır.”
 
Evet, hepimiz bir yerinden kanayan hayallerimizle yaşarız. Bazı insanların, acılarının üzerine çektiği bir sessizlik perdesi vardır. Kimisi sessizlikten ziyade daha çok bağırmanın daha çok gülümsemenin arkasına saklanır. Bazıları tüm duygusal bataklığından kurtulmak için çalışır, çalışır, çalışır…
 
Ama bir şekilde herkes kendi yelkenlisini, fırtınalı denizinde batırmamak adına mücadelesini sürdürür.
 
Ve ömür biter.
 
Sahiden bitti değil mi? Tükendi… Koskoca ömür saniye hesabından gelip geçti. Sanırım önemli olan doğru düzgün yaşayabildik mi onu sorgulamak! Ömrün bitebilen bir şey olduğunu bile fark etmeden yaşıyoruz sanki.
 
Ya da yaşayabiliyor muyuz?
 
Kalbimizi kömür rengine boyamadan, ruhumuzu kötülük belasından arındırarak, şöyle adamakıllı, belki de bugünü yaşadığımız son günmüş gibi belleyerek, tüm kalbimizle sarılarak sevdiklerimize yaşayabildik mi?
 
Ya da şu hayatta sevdiğimiz bir kişi dahi yoksa hatta sevmek duygusunun ne olduğunu bile bilmiyorsak, yaşadığımız yaşa kadar kimse bize sevmeyi öğretmediyse eğer, kalbimiz o kadar çürümüşse, sevmeyi bilen biriyle muhabbet edip kendimize sevgi bulaştırarak, sevmeyi biraz olsun deneyerek hayatımızı sürdürmeyi istedik mi?
 
Yaşamaktan, saygı duymaktan, gülümsemekten, çevrendekileri şımartmaktan tat alarak, yaşadığımız anları kendimize de etrafımızdakilere de zehir etmeden tüketerek, tükendiğini ve bir gün öleceğini bilerek yaşayabiliyor muyuz?
 
Tüm bunları aynaya bir sormak lazım bence?
 
Kural aslında o kadar basit ki… Sen sadece tüm egolarını kenara bırakarak, içten bir gülümse… Ve bunun bulaşıcı olduğuna inan… Göreceksin gerçekten etrafındakilere de bulaşacak!
 
Çünkü o kadar büyük ego ve kibir yaratıp beylik laflar etmeye cidden gerek yok.
 
Koskoca evren de küçücük bir noktayız sadece… Bir noktaya göre fazla egomuz yok mu sizce de?
 
Düşünün!
 
Milyarlarca galaksi o galaksilerin içinde sayamayacağın kadar yıldız, göktaşı, gezegen… Sonra bir de kendinizi düşünün! Garip bir hiçlik duygusu saracak. İşte o zaman yukarıda bahsettiğim şeyler daha da anlam kazanabilir. Ve kibir gibi, ego gibi duyguların nasıl da aptalca olduğunu fark edebilirsiniz.
 
Ünlü Astronom Carl Sagan dünyanın 6 milyar kilometre uzaklıktan çekilen fotoğrafına bakarak şu nefis tanımı yapar.
 
“Şu noktaya tekrar bakın. Orası evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süper star, her yüce önder, her aziz ve günahkâr onun üzerinde…  Bir gün ışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi