Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci EKSİĞİM YANINDA

EKSİĞİM YANINDA

 
               Hesabını tutuyorum eksilen yanlarımın, hep borçlu çıkıyorum. Yerinden sökülmüş çivilerin bıraktığı izler gibi çoğalmış açılan yaralarım. Sığındığım bu barakanın daha kapısını penceresini takamamışken ve ben açılan gediklerin acısıyla yanarken çivilerin parasını istiyor hacze gelen. Borçlarımın varlığından değil alacaklımın gözlerinde mahkumum.
 
                Erenlerin dilinde ne söylenip durmuşsa öteden beri aramak için yola çıktım. Vefaya dair hikayeler, hüzne dair izler buldum. Alçakgönüllü ol dediler, susmaktır esas olan deyip boynu bükük dur dediler. Şairlerin meclisinde bulundum sonra, aşkın mecnun ettiği divanelerle düşüp kalktım da senin yanında olan eksikliğimi hesaplayamadım.
 
                 Acizliğiyle sınanır insan, gücüyle değil. Hem gücü ne ola ki insanın? Çokluğa sabır yokluğa sabırdan daha erdemlidir oysa ben hem varlığına hem yokluğuna sabırla imtihan oluyorum.
 
                İncinen bir sesi vardır bülbülün aksi seda bulamazsa sevdasından. Sesi hep güzledir de gönlüne açılan yaranın şavkı vurur sedasına ve eksilir yalnız koruluklarda. Ne gül bahçesine konabilir ne kokusunu hissedemeyecek kadar uzağa gidebilir.
 
                 Dil susarsa gözler haykırırmış feryat ederek. Dil de göz de nereden bulur feryat etme gücünü? Gönülden kopar gelir bir çift gözün bakışı ki zehre batırılmış temreniyle bir oktan daha çok tesir etmesi muhtemeldir.  Bir ihtimaldir ey sevgili, korkarak günahımdan eksiğim gözlerinin ışıltılarından. Yüzlerce mum yakmış olsam da seni ürküten gecenin her bir penceresine mâni olamadım esen yele, çıkan fırtınaya.
 
                Sözlerinle avundu gönlüm ey yâr, ettiğin duaya boynumu bükerek tabi oldum. Bir çift kelamını duymak için bekledim seher vakitlerinde. Gün doğsun diye baktım ufka ve sesinle araladım bulutlarımı. Düştüğüm zaman dizlerimde açılan yaraları avuçlarınla soldurdum. Masum bir çocuk gibiydim kapının önünde, yolunu gözledim duvar diplerinde yine de eksikliğimi gideremedim.
 
                Eksik bir yanım, sesin eksik mesela. Akşam olunca başımı koyduğum dizin eksik. Okunan ezanlara eşlik edip, yan yana durulan namazlar, arkasından edilen dualar, bir seccade eksik. Şiirim eksik misal, kavgamın şiirleri. Kalemimde mürekkep eksik ve hangi cümleyi kursam sonuna koyacağım nokta eksik.
 
                Yakınında oluşum dokunacak kadar gücüm olduğundan değil, bağırsam duyacağını biliyor oluşum sesimi çoğaltıyor değil. Yüreğimden emin, sözümden emin, sevdamdan emin yanında eksiğim.
 
Eksiğim yanında, yalnızlığımın bir anlamı olurdu da tek başına kalmak ağır olacak belli. Sözüm cılız, bakışlarım fersiz, ellerim titrek, ayaklarım aciz… Eksilen bir yanı var yürüdükçe zorlaşan hayatın ve uzaklaştıkça küçülüyor umudu menzildeki sevdanın. Sevda eksilmiyor da ben eksik kalıyorum.
 
Ya Hâkim Ya Rahim! Eksik yanlarımızla kabul et…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi