Mehmet Toker
Mehmet Toker Lut Kavmi'nin Çocukları, Kimlerin Askerleri?

Lut Kavmi'nin Çocukları, Kimlerin Askerleri?

Her akıl sahibi insan şunun farkına varmalı ki; ülke olarak, toplum olarak çok ciddi asimetrik-psikolojik bir savaşın içerisindeyiz. "Asimetrik-psikolojik savaş da ne oluyor?" diye zihinlerimizde bir soru işareti belirebilir. Asimetrik Savaş: Gayri nizami harp olarak tarif ediliyor. Psikolojik savaş ise klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde insanların ruh haline etki ederek  sonuç almak olarak tarif ediliyor. Asimetrik-psikolojik savaşı ise bu ikisini birleştirerek; insanların/toplumların halet-i rûhiyesini negatif etkileyen, her alanda(kültür, ahlak, sibernetik, gıda, ekonomik...) gayri nizami harp unsurlarını birleştiren hibrit savaşlar olarak tanımlayabiliriz.
 
Dünyayı kendi inançları/idealleri doğrultusunda yeniden dizayn etme amacında olan küreselci  lobiler, hedeflerine giden yolda engel gördükleri toplum ve devletlere karşı bu hibrit savaşların tamamını büyük bir ustalıkla sahada tatbik ediyorlar. Küresel ölçekte savaşlar sadece konvansiyonel silahlarla yapılmıyor. Rusya Ukrayna Savaşı'nda  bile, Rusya her ne kadar Ukrayna'ya karşı konvansiyonel silahlarla üstünlük sağladı gibi gözükse de ekonomi, gıda ve enerji silahları, asıl üstünlük getiren savaşın rengini değiştiren silahlar oldu. Lojistik, ekonomi, enerji,  gıda silahları ve siber silahlar Rusya'yı; Ukrayna'yı savaşa kışkırtan provokatör güç ve devletlere karşı da korumuş oldu. 
 
Tüm dünyadaki geleneksel toplumların üzerine salınan asimetrik-psikolojik savaş enstrümanlarından bir tanesi ise, toplumda geleneksel aile yapısını ve nesilleri bozmak, fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin yetişmesini engellemek amacıyla toplumların üzerine saldırtılan ve LGBT diye tanımlanan küresel şeytani gücün terörist unsurlarıdır. LGBT, insan fıtratına ve toplum hayatının fıtrî akışına aykırı, biyolojik veya psikolojik hastalıklardan kaynaklanan ve tedavi edilmesi gereken sapkın bir cinsel yönelimdir.
 
Maalesef Dünya üzerinde bir takım lobilerin faaliyetleri ile bu sapkınlık, toplumsal alanda meşrûlaştırılmaya ve hukuk ya da devlet nezdinde kabul ettirilmeye çalışılıyor. Ancak bu sapkınlık normal bir kimlik olarak veya insan hakkı olarak asla kabul edilemez. Çünkü bu sapkınlık toplum hayatının ve insan neslinin en bariz düşmanıdır.  Bu sapkınlıkla, toplumun temeli olan aile kurumunun işlevi ortadan kaldırılmakta, dolayısıyla toplumun geleceği karartılmaya çalışılmaktadır. LGBT, bir tercih ve  bir insan hakkı değildir. Bunun hastalık/sapkınlık olduğu psikoloji, biyoloji ve tıp bilimleri başta olmak üzere insanla ilgilenen bilim dallarınca ortaya konulmuştur. Şayet böyle bir sapkınlık, hak olarak kabul edildiği zaman;  başka bir cinsel sapkınlık türü olan fedofilinin veya uyuşturucu bağımlılarının da bu durumu emsal göstererek bunun bir hak olduğunu varsaymak gibi anlamsız iddiaları ile karşı karşıya kalınabilir.
 
Hiç kimsenin ahlakî sapkınlığını ya da biyolojik ve psikolojik hastalığını toplumlarda yaygınlaştırma gibi bir hakkı olamaz. Son dönemlerde özellikle Türkiye gibi ülkelerde sık sık gündeme gelen "onur yürüyüşü!" vb. isimlerle meşrû ve masum gösterilmeye çalışılan bu sapkınlık, maalesef uluslararası kampanyalarla gündemde tutulmaya ve kamuoyu nezdinde bilinç altına yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu kampanyaların arkasında küreselci Siyonist Yahudi ve Evanjelist Hristiyan Lobilerin olması elbette ki bir tesadüf değildir. Wall-Mart ve JPMorgan Chase gibi firmaların ya da Açık Toplum Vakfı ve türevleri gibi "turuncu devrimleri" destekleyen yapıların olması bu durumun kendiliğinden ortaya çıkmış ya da sırf özenti veya öykünme neticesinde yayılmış hareketler olduğunu söylememize engeldir.
 
Eşcinselliği yaygınlaştırmak ve toplum nezdinde meşrulaştırmak için yapılan uluslararası kampanyaların ve bu kampanyalar neticesinde ulaşılmak istenilen planların hedef noktasında: Geleneksel yapıları bozarak toplumları daha rahat yönlendirme, provoke etme ve yönetme amacı vardır. Ahlaki yapıyı çökerterek, halkın siyasete ilgisini ve devlet-halk arasındaki karşılıklı güçlü bağların zayıflatılması hedefi de bu planın bir parçasıdır. Kapitalizme pazar sağlama, yeni müşteriler kazandırma amacı gütmektedir. Zira tüketme eğilimi fazla, üretme ve tasarruf etme alışkanlığı az olan bu sapkın kişiliklerin artmasıyla daha fazla tüketim çılgınlığı ve çılgın tüketici profili hedeflenmektedir. Çünkü geleneksel aile sorumluluğu taşıyan bireyler üretme, tasarruf etme ve gelecek endişesi kaynaklı bir takım tercihleri ile kapitalist sistemin çarklarının işleyişine direnç göstermektedirler.
 
Küreselci Lobiler gayrı nizami harp personeli olarak kullandıkları LGBT'li bireylerinin haklarını bahane ederek ülkelerin iç işlerine müdahale etme, toplumsal ayaklanma ve kalkışmalarla o ülkedeki kamu düzenini bozma, darbe ve benzeri müdahalelere zemin hazırlama imkanı sunmasından dolayı bu durumu uluslararası siyaseti belirlemenin maşası olarak değerlendirmektedirler. Aynı zamanda toplum içerisindeki ayrışma, kutuplaşma ve toplumu kategorize ederek, birbirine düşürerek, toplumsal çatışmalara zemin hazırlama ve böylelikle dış müdaheleyi ve ülkeleri ekonomik anlamda da dışa bağımlı hale getirmeyi hedeflemektedirler. Bu açılardan değerlendirdiğimizde Türkiye'de sürekli olarak gündemde tutulmaya çalışılan ve sayıları mantar gibi çoğalan LGBT dernekleri, Türkiye'yi bölmeye, parçalamaya, sömürmeye çalışan, Türkiye'nin Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Karadeniz'de etkinliğini ve belirleyici rolünü sıfırlamaya çalışan küreselci vampir güçlerin taşeronluğunu yapmaktadırlar.
 
Tüm bunlardan hareketle,  kanun yapıcıların bu konu ile mücadele noktasında çok daha net tavırlar alarak, LGBT'li  dernekleri, vakıfları, STK'ları DAEŞ, PKK, PYD, FETÖ, DHKP/C gibi terör örgütleri kapsamında değerlendirmelidir. Bunları destekleyen belediyelerin, yaygınlaştırmaya çalışan medya kuruluşu, yayınevi vb.  yapıların ise terör örgütü propagandası yapmak, teröre ve teröriste yardım ve yataklık yapmak vb. terör şuçlarından  cezalandırılması gerekmektedir.  Çünkü bu durum toplumsal bir hak değil toplum hayatına kastetmiş bir uluslararası sapkınlığın hastalığın yaygınlaşması için yapılan asimetrik psikolojik bir savaştır. Kendisini LGBT'li bireyler olarak tanımlayan, buna destek veren, meşru göstermeye çalışan herkeste bu savaşta gönüllü ya da paralı teröristlerdir.
 
Unutmayalım ki; Eşcinsellik bir kavmin helâk sebebidir. Tecrübe edileni tekrar denemek ise aptallıktır...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi