Kumar mı Daha Ölümcül, Korona mı?
Her gün haberlerde alışkanlık haline gelen, rutinleşen bir haberler silsilesi var. Haber başlıkları genellikle şu şekilde servis ediliyor: "Kumar oynayan şu kadar kişiye yüzbinlerce lira ceza kesildi. /Korona tedbirlerine uyumayıp kumar oynayanlara ceza. /Kumarcılar salgın dinlemiyor. /Kumar oynayan ve Covid-19 tedbirlerini ihlal eden şu kadar kişiye şu kadar milyon ceza. /Görünüşte dernek, kumarhane çıktı. Maske, Mesafe, Temizlik, yok. /Koronaya rağmen kumar oynayanlara polis baskını/ Falan ilde kumar operasyonu, bazı kumarbazlar pozitif virüslü çıktı. /Villaya kumar baskını. /Bağ evinde kumar oynayanlara operasyon. /Eğlence merkezinin alt katını kumarhaneye çevirmişler. Evinin çatısında kumar oynatan falanca gözaltına alındı..." haber başlıkları uzayıp gidiyor.
13 Şubat 1998 tarihinde Türkiye'de kumar oynamak, oynatmak, kumar oynayan kişilere yer temin etmek, kumarhane işletmek yasaklanmıştı. Aradan geçen 23 yılda yasak, yer üstünde varlığını sürdürmekle beraber, kumarbazların yer altına indiğini ve illegal bir takım mekanların kumarhane olarak varlığını 23 yıldan bu tarafa devam ettiğini görüyoruz. Bu haberlerin, %99'unun Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkede artık günlük rutin haber haline gelmesi ve neredeyse sıradanlaşması, sıradan bir hadise değil. Birde işin internet boyutu var ki; sanal alem tam bir dipsiz kuyu. Bir tuşla kaybedilen binlerce liralar, eurolar, dolarlar...
İslam dininde ferdin beşeri ilişkilerinin ve içtimai hayatının belirli kaideler ve prensipler içerisinde olması esastır. Malın korunması, Zarurat-ı Hamse dediğimiz, korunması gereken beş temel esastan birisidir. Bunu sağlamak için Kur'an-ı Kerim'de ve Hadis-i Şeriflerde, islam toplumunda hakim olması gereken hukuki ve ahlaki ilkelere sıkça vurgu yapılmıştır. Haramlardan sakındırmak için gerek ayet-i kerimeler de gerek hadis-i şeriflerde çarpıcı ifadeler kullanılmıştır. Özellikle kumar hakkında Maide Sûresi 90 ve 91. Ayeti Kerimeler de: "Ey iman edenler şarap(içki), kumar, dikili taşlar(putlar) ve şans okları(oyunları) şeytan işi birer pisliktir. Onlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?" denilerek bu haram davranışların şeytan işi birer pislik olduğu vurgulanmıştır.
Kumar, insanoğlunun binlerce yıl önceden bu tarafa gündemini meşgul eden, bazı toplumlarda ve insanlarda alışkanlık haline gelmiş olan, "şans ve becerinin birlikte veya şansın tek başına söz konusu olduğu, bir olay yahut yarışmanın ya da belirsiz bir çekiliş vesaire sonucu üzerine bahse tutuşmak ve bu bahis sonucunda bir tarafın kazanıp diğer tarafın kaybetmesi" şeklinde tanımlanan bir ahlaki zaafiyettir. Kumar, çeşitli toplumlarda tarih boyunca varolagelmiştir. Toplumlara ve dönemlere göre farkındalık gösterse de neticede haksız bir kazanç, irade zafiyeti ve toplumsal çözülme gibi birtakım olumsuzlukları beraberinde getiren, farklı ahlaki zaafiyetlere sebep olan bir davranış biçimidir. Bundan dolayı da semavi dinler tarafından yasaklanmış ve yerilmiştir. İslamdaki temel haramlardan birisidir. Fakat günümüze geldiğimizde bu durum sanki bir eğlence gibi sunulmakta, bunun bir oyun, bir vakit geçirme olduğu ifade edilmektedir. Özünde ise bu mefhum, cinayetlere kadar varan, aileleri perişan eden, yuvaları yıkan, toplumdaki fuhşiyatın ve ahlaksızlığın artmasına vesile olan bir illet olarak karşımıza çıkıyor.
Peki, bütün kanûnî, hukûkî yasaklara, dinin haram kılmasına rağmen, insanlar neden kumar oynar? Yani kumar oynamanın psikolojisi, nasıl bir psikolojidir ki; salgının tüm hızıyla devam ettiği bir vasatta bile, insanların virüs kapma, hastalanma-ölme riskine rağmen, havasız mahsen türü mekanlarda, dip-bucak kaçarak oynamalarına sebep olmaktadır? Kumar oynamanın altında, kişinin kendi kendine yetersizlik duyguları, özgüven sorunları, kaygı bozuklukları, depresyon vb. duygusal bozukluklar ile psikolojik sorunlar yer almaktadır. Bir zevk ve eğlence değildir. Kumar oynayarak kişi, hayal etmiş olduğu maddi kazanımı ya da konformist bir geleceği daha çabuk, daha kısa yoldan elde edeceğine dair bir inanç geliştirmiştir. Aynı psikolojik yaslanma, şans oyunları içinde geçerlidir. Dolayısıyla kumar oynamak bir tür haz, heyecan ve tatmin duygusu yaşatır. Kazanma ümidiyle başladığı için kaybettiğinde dahi, kaybının küçük olduğunu/olacağını varsayarak bir sonraki kazancının, kaybını da telafi edecek şekilde büyük olacağına inanması, kişiyi kısır döngüsel bir girdaba sürüklemektedir. Kumar neticesinde kazandığı zaman, kazandığı ile yetinmeyip daha fazlasını kazanma ihtirası bu kısır döngüsel bağımlılığı pekiştirmektedir. Kişi kazandığında daha fazla kazanma hırsıyla, kaybettiğinde kaybını telafi edecek miktarda daha çok kazanma ihtirasıyla bu girdabın cenderesinde boğuşmak durumunda kalmaktadır. İşte bu hırs, heyecan, ümit ve ihtiras insana kaybedişinin sürekli olacağını ya da kaybetmesinin sonunda kendisini yokluk, yoksulluk, kınanmışlık, toplumdan tecrit edilmişlik, hatta virüs ortamında virüs kapıp ölmek gibi riskleri dahi perdelemektedir.
Kumar alışkanlığının, erkek bireyler arasında daha fazla görüldüğü düşünülse de her akşam ekranlara yansıyan görüntülerden ve yapılan alan araştırmalarından bunun böyle olmadığını, kadınlar arasında da ciddi anlamda bir kumar bağımlılığının her geçen gün daha da fazla artmakta olduğunu görmekteyiz. Bu sadece kumar aletleri, kumar makinaları, internet üzerinden sanal kumar veya kişiler ya da gruplar arasında oynanan kumar oyunlarında değil; aynı şekilde internet üzerinden oynanan bahislerde ya da piyango vb. şans oyunlarında da artan bir ivme ile yayıldığını görmekteyiz.
Kumar oynamanın ekonomik yetersizlikle değil, yapılan araştırmalarda daha çok ekonomik olarak yeterli, ekonomik olarak üst sınıf olan insanlar arasında daha yaygın olduğu tespit edilmiştir. Fakir insanlar, fakirlikten kurtulmak için oynamayıp bilakis kazancı kendisine fazlasıyla yeten, hatta üst gelir seviyesinde olan bireyler arasında daha yaygın olduğu görülmektedir. Fakirlikten kurtulmak için maalesef şans oyunları tercih edilmektedir. Bununla beraber inancı daha zayıf, dini hassasiyeti olmayan insanlar arasında daha yaygın olduğu da yine kumarbazlar üzerinde yapılan araştırmaların çarpıcı sonuçlarından birisidir.
Son dönemlerde günlük rutin haline gelen haberlerden anlıyoruz ki; her ne kadar birileri çağdaşlık olarak lanse etmeye çalışsa da bu illet, illegal olarak bu toplumda yaygın bir şekilde varlığını devam ettiriyor. Yasakların, cezaların, salgının, öldürücü virüsün bile engel olamadığı bu illetin panzehirinin İslam ve inanç olduğunu yüksek sesle söyleyebiliriz. Kanaatkarlık ve dünya hayatının faniliği düşüncesi, kumarbazlar sahip olduğu psikolojinin karşısındaki en önemli iki fikri ve kalbi düşünce olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizler yetişmekte olan neslimize her şeyden önce helalinden kazanmanın değerini, haksız kazancın şeytan işi birer pislik olduğunu anlatmamız gerekiyor. Benim çocuğum, benim kardeşim, benim eşim bulaşmaz/yapmaz düşüncesinin de en yanıltıcı düşünce olduğunu artık görmemiz gerekiyor. Kendi kendimize şu soruyu sorup cevabını aramalıyız %99'unun Müslüman olduğu iddia edilen ülkede her gün nasıl onlarca kumarhane basılıp, yüzlerce kişiye kabahatler kanunundan ceza yazılıyor? Yanlışlık işin neresinde...?