Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız Kubilay’ın Yerini Yörük Ali Alırsa

Kubilay’ın Yerini Yörük Ali Alırsa

 

Tevafuka bakın ki, bir önceki yazımda üniversiteli gençlerin yumurtalı eylemlerini ve geçmiş mektepliyle bugünün okumuşunu karşılaştıran bir yazı kaleme almıştım. Sağ olsun öğrenci arkadaşlar beni haklı çıkardılar. Hani demişler ya cahillik gider eşeklik baki kalır diye. Bizdeki de o hesap. Medyada yaşanan gelişmelere çanak tutunca olay çok daha büyüdü. Geçmiş dönemde ülkeyi karıştırmak isteyenler, öğrenci olaylarını kullanıyordu ya. Bugünde üniversitelerdeki karışıklıkları görünce aynı planın tekrar tekrar sunulmak istendiğine şahit oluyoruz. Allah’tan bu şuursuz gençlikle bu gösteriler dalga dalga artamaz. Ancak bir parça can sıkar. Şimdi olduğu gibi. Siyasiler tutumu da olayların şekillenmesinde önemli rol oynadı. Başbakan yaşananlarda geri adım atmadı. Hatta akademisyenleri de eleştirdi. Onun bu tavrı muhalefette yoğun bir şekilde protest gençliğe sahip çıkma duygusu uyandırdı.
Vaktiyle belediyelerin öğrencilere verdiği bursları kesen C.H.P, bir anda talebelerin en önemli neferi haline geldi. Üniversite harçlarının kaldırıldığı bir ortamda, öğrenci kredileri arttırılırken, hala neyin kavgasını veriyor bizim öğrenciler merak ediyorum.
Orak- çekicin Rusya’da bile kabul görmediği, Stalin ve Lenin’in sövgüyle anıldığı bu yüzyılda, bir kısım okumuşumuzdaki devrimci solcu yaklaşım, şovanistlikten öteye gidemez. Tüm bu gerçeklerin üzerine CHP lideri de, anlamsız muhalefet yapan bu öğrencileri savunmuş ve bizim ağzı süt kokan  devrimcilerimize Yörük Ali demiş. İfadesi aynen şöyle ‘‘Her Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi bir Yörük Ali Efe'dir’’.
Benzetmeye geçmeden önce bu ismi tanıtmalıydı. Merak edenler için kısaca söylemek gerekirse, Yörük Ali, milli mücadele kahramanlarından bir isim. Kurtuluş savaşında önemli hizmetlerde bulunmuş, alçak gönüllüğü ve halkın yardımına koşmasıyla da bölgede sevilmiş ve sayılmış. Yörük Ali ve ODTÜ’lü eylemciler arasında ben bağ kuramadım. Kemal Bey bir parça kurmuş ama oda pek mantıklı olmamış. Gene de kendisine teşekkür etmek lazım. Belki yabancı devrimcilerin izinden giden sözde öğrencilerimiz, bu vesile ile kendi ülkelerinin kahramanlarını öğrenebilirler. 
 
Kubilay’ın şehit edildiği Menemen olaylarında, dindar insanları da içine alarak, gerici ve yobaz sözcüklerini yenilemekten sıkılmayan C.H.P için, Yörüklerin Efesi yeni bir slogan haline gelebilir. Lakin Aralığın son günlerinde, şehit edilen Kubilay üzerinden, Cumhuriyet ve laiklik savunuculuğu daha fazla yapılabilirdi.  Kanımca biraz acele ettiler. ODTÜ malzemesi soğumadan, yeni bir kahraman oluşturma çabası içine girdiler. Öyle görünüyor ki, yılların geleneği bozulacak ve Kubilay’ın yerini Yörük Ali alacak.
 
Arınç’ın Göremediği
 
Marjinal açıklamalarıyla dikkat çeken Bülent Arınç, hakkını yememek lazım ki gördüğüm en iyi hatiplerden birisi. Konuşmalarındaki rahat ve içten havasıyla dinleyici üzerinde olumlu bir etki bırakıyor. Ayrıca hukukçu olmasının avantajını oldukça güç maddelerin rahatçı anlaşılması yönünde iyi değerlendiriyor. Arınç’ın bu özellikleri ve AK Parti’deki konumu nedeniyle söylediği sözler, her zaman önemsendi ve medya da geniş yer buldu. Hatta dönem dönem sert kabul edilen demeçleriyle de gündeme gelmişti. Geçmiş dönemde Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün sözlerine arka çıkarken görmüştük onu. Geçen haftaysa BPD’li vekile hak verdiği beyanıyla izledik. Konuyu değerlendirmek için bir hafta bekleme nedenim ise Erdoğan’ın yapacağı açıklamayı ve ülke genelinde oluşacak tabloyu da değerlendirmek içindi. Gerçi Başbakan’ın kuvvetler ayrılığı, makam odasının dinlenmesi ve daha birçok konuda söylediği sözler,  dağa çıkma tartışmasını gölgede bıraktı ve unutturdu. Kendisine Bülent Bey’in sözleri sorulduğunda ise Erdoğan dağa çıkmanın hiçbir zaman çözüm olmadığını söyledi ve bu absürt açıklamaya destek vermedi. 
 
Mevzu şimdilik unutulmaya yüz tuttu ama emin olun en geç birkaç ay içerisinde bile AK Parti’nin aleyhine bile geri dönebilir. Vatan hainin biri, yaptığı eylem sonrası Bülent Bey’den etkilendiğini söyler. Hatta BDP’ler dahi illegal eylemlerini bu söz üzerinde legal göstermeye çalışabilir. Başbakan’ın bu yüzden değerlendirmeleri oldukça önemliydi. Gerçi Bülent Arınç’ta son olarak sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve dağa çıkmanın çözüm olmadığını söyledi. Ama ağızdan çıkan lafı geri almak mümkün değil. 
Çoğu AK Partili ilk dönemler sessiz kalırken, bu konulardaki net duruşuyla tanınan Şamil Tayyar, Başbakan’ın açıklamasını beklemeden eleştirilerini sıralamıştı.  
Muhalefetin C.H. P kanadı ise doğu ve güneydoğudaki az olan oy potansiyelini daha da düşürmemek için sessiz kalmayı seçti. 
İlginç olansa M. H.P’den çok tepki gelmemesiydi. Çünkü gerek partinin gerekse parti mensuplarının hassasiyetleri malum. Lakin unutulmaması gereken bir gerçekte var. Darbe döneminde avukatlık yapan Arınç, birçok M.H.P.’li genci para almadan, o yıllar için  büyük bir cesaret örneği sergileyerek savunmuştu. Ülkücü gençlik, geçmişin iyiliğini bugün dahi unutmadı ve gönül bağını korudu. 
Bütün bu tartışmaların muhatabı Gülten Kışanak ve partisi BDP, negatif ve ayırımcı siyaset anlayışı güden bir partiden bekleneni yaptı.
 
Örneğin Altan Tan, Arınç’ı özrü kabahatinden büyük diyerek eleştirirken, Pervin Buldan’da açıklamaları samimiyetsizlik olarak görüp açtı ağzını yumdu gözünü.
Hoşgörüyü bölücülükle birleştiren Kışanak’ta mevzu üzerinden askeri kötüledi. Türk Silahlı kuvvetlerine dil uzatmayı marifet sayan bir zihniyete, ülkemizin en önemli kurumunu eleştirme hakkı doğurabildiği için Bülent Arınç’ı kutlamak lazım.  
Tekrar belirtmekte fayda görüyorum ki, bu tür talihsiz ifadeler, hükümete büyük bedellerle geri döner. Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmak iktidarların ancak sonunu getirir. Muhakkak ki her dönem parti içerisinde farklı görüşler olmalıdır. Ama konu ülke bütünlüğü olunca, tüm siyasiler ağızlarından çıkana çok daha fazla dikkat etmelidir.
Selam ve dua ile  
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alev Ayyıldız Arşivi