Hayrettin Atak
Hayrettin Atak Konya’nın bir de Hüsniye Erdoğan’ı oldu

Konya’nın bir de Hüsniye Erdoğan’ı oldu

Kadın milletvekillerimiz “Kadın siyasetçi” tablosuna pek öyle alışkın da olmayan Konya’da adeta çığır açtılar… Neredeyse 100 yaşına girecek parlamenter sistem tarihimize ve 26 dönem yaşamış bir meclisimize sadece 3 Kadın milletvekili gönderebilmiş olmak erkeklerin bir başarısı mıdır yoksa kadınların bir başarısızlığı mıdır uzun uzadıya tartışılması gereken bir konu…

Son seçimde iki -(üç)-  vekil daha gönderdik TBMM’ye de bir elin parmaklarını geçtik Allah’tan.

  • Demokrasi adına atılmış büyük bir adım…     

“Aslında genel itibariyle “Kadın vekil” profiline baktığınızda çok da büyük kayıp değil bu yaşanan” diyenler neredeyse haklı olacaktı… Eğer seçilen vekiller Leyla Şahin Usta ve Hüsniye Erdoğan gibi iki başarılı isim olmasaydı… Leyla Şahin Usta’nın Konya için neden ve nasıl bir kazanç olduğundan bahsetmiştim 7 Haziran öncesi… Uğraşı, çabası, erkeklerin neredeyse tamamına örnek olacak düzeydeydi…

Ancak son dönemde bir başka ismin daha yıldızı parladı. Hem de herkesin gözünde ve gönlünde…   “Hüsniye Erdoğan’ın…”

Bir bakıyorsunuz Konya’nın yerli otomobil mücadelesinin en ön safında, bir bakıyorsunuz bir engelli çocuğun başını okşuyor.  Kafanızı çeviriyorsunuz en alakasız bir kültür sanat faaliyetinde insanlarda farkındalık oluşturmaya çalışıyor… En olmadık ancak topluma en faydalı olacağını düşündüğünüz faaliyette çıkıyor karşınıza… Takip ederken yoruluyorsunuz ama o bir Konya’nın en uzak yerinde bir yanı başınızda… Bu tavırlarıyla vekil olmanın gereğini fazlasıyla yerine getiriyor…

Takip etmediği bir programı yazmak zorunda kaldıklarında gazeteciler katılımcılar kısmına Hüsniye Erdoğan’ı gönül rahatlığıyla yazıyorlar, çünkü kesin oradadır…

Gösterdiği azmi, çalışkanlığı ve fedekarlığıyla ayakta alkışlanmayı hakkediyor. Şahin’le birlikte…

Erkek Vekillerimizin de onlardan öğrenecekleri var…

Özellikle hafta 8 güne, gün 25 saate nasıl çıkar konularında… 

Yoksa kadın vekiller çıtayı sürekli yükseltecek… Erkeklerde bakakalacak öylece…        

 …

Konu kadınlardan açılmışken, kadın haklarından da bir dem vurmadan geçmeyelim… Malum 5 Aralık dolayısıyla yine konu oldukça moda…   

Sorunu çözmek için önce Kadın haklarının ne olduğu konusuna bir açıklık getirmek gerekiyor. İş o kadar sulandırıldı ki, kadın hakları sanki “Dayak yememek, zulüm görmemek, öldürülmemek” ten ibaret.

CHP’ye oy versinler diye kadınlara seçme ve seçilme hakkı bahşeden ve bunu sürekli başımıza kakan Atatürkçüler, ‘kadınlara analık payesi veriyoruz işte’ daha üstünü mü var diyen İslamcılar ve kadını üretimin en büyük parçası yapan sosyalizm ve tüketimin en büyük parçası yapan kapitalizm arasında “Hiçliğe” sürüklenen Kadını “tanımlama” komedisi bitmeden sorun da çözülmeyecek… En büyük komedide herkesin kadına en büyük hakkı kendi görüşlerinin tanıdığı iddiası… Herkesin kendi kafasındaki “Hak” tanımına sığdırmaya çalıştığı kadını önce “Rasülullah”tan dinlemesinde fayda var…

“O zaman ortaya çıkacaktır” hak sahibine hakkını kimin teslim ettiğinin…

Klasik Amerikan filmleri var, gelecekle ilgili. Hepsinde ortak bir gelecek tasavvuru vardır; Kanunsuz, İnsanların birbirini sorgusuzca öldürdüğü, yıkık virane şehirler… Biz onları izlerken oraların Amerika ya da Avrupa kıtası olduğunu sanıyorduk… Meğer değilmiş… Suriye’ymiş…

Sosyal medya konusu; “tesettürün içi boşaldı” İçi boşalmayan bir şeyimiz var mı ki tesettür dolu kalsın… Bunu bahane edip kendiliğinden açık tesettürlüleri paylaşmak bile içi boşaltılmış ahlakımızın bir sonucu değil mi sanki…?  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi