Şerife Oktar
Şerife Oktar Kıyame- İnsan- Mürselat

Kıyame- İnsan- Mürselat

Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla

75.Kıyame

Adını ilk âyette geçen ve ölümden sonra dirilmeyi ifade eden kıyâme (kalkma, kalkış günü) kelimesinden almıştır. 

Müşriklerden Adî b. Rebîa’nın bir gün Hz. Peygamber’e gelerek kıyametten bahsetmesini istemesi, onun anlattıklarını dinledikten sonra da gözleriyle görse bile inanmayacağını, zira çürümüş kemiklerin toplanıp yeniden bir beden oluşturmasının imkânsız olduğunu söylemesi üzerine sûrenin ilk bölümlerinin indiği çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir.

Sûrenin 4. âyetinde parmak uçlarının düzeltileceğine dair ifade, insanların parmak uçlarının birbirinden farklı olduğu tesbitine dayanan ve suçluların bulunmasında yaygın biçimde kullanılan daktiloskopiye işaret olarak da açıklanmıştır 

Kıyâme sûresinde İslâm’ın ulûhiyyet, nübüvvet ve âhiret gibi temel iman konuları üzerinde durulmuş; Allah’ın kudret ve yaratıcılığından söz edilerek ulûhiyyete, vahyin Allah’ın koruması altında bulunduğu belirtilerek nübüvvete ve özellikle kıyametten bahsedilerek âhirete dair önemli bilgiler verilmiştir. Âyetler kıyametin mutlaka kopacağını, insanın rabbinin divanına götürülüp yargılanacağını, suçluların özür dilemesinin fayda vermeyeceğini ifade ederek insanları uyarmaktadır. İnsanların parmak uçlarının bile düzeltileceğini belirten âyet, ölümün ardından dirilmenin hem ruhanî hem cismanî olarak gerçekleşeceğine delil teşkil eder. Sûrede ölümden sonra dirilme sadece bir iman esası şeklinde ortaya konmamakta, yaratılıştaki çeşitli merhalelere dikkat çekilerek düşünen ve gözlemleyen insanın bu inancını aklî temeller üzerine oturtması gerektiği de vurgulanmaktadır.

*Hayır (ey insanlar)! Doğrusu siz çabucak gelip geçeni seviyorsunuz. Âhireti ise bir yana bırakıyorsunuz. Kıyame 20-21

76.İnsan                                                      

Adını, insanın yaratılmadan önceki hiçliğini ifade eden 1. âyetteki “insân” kelimesinden alır.

Genel olarak insanın yaratılışının ve nimetlere mazhar olmasının hikmetini kavramaya, Allah’ı tanıyıp O’nun verdiklerine şükretmeye, azabından sakınmaya ve âhiretteki değerli nimetleri elde etmenin şartlarını gerçekleştirmeye bir çağrı niteliğindeki sûre, muhtevası bakımından yeniden dirilmenin kesinliğini vurgulayan ve âhiret hallerini özetleyen bir önceki Kıyâme sûresinin tamamlayıcısı gibidir.

Bir hadiste Hz. Peygamber’in, zaman zaman cuma günleri sabah namazlarında Secde ve İnsân sûrelerini (Buhârî, “Cumʿa”, 10; Müslim, “Cumʿa”, 64, 65), diğer bir hadiste de bir rek‘atta Kıyâme ve İnsân sûrelerini (Ebû Dâvûd, “Ramażân”, 9) okuduğu rivayet edilmektedir. 

*Gerçek şu ki, insanın yaratılış tarihinde onun henüz anılan bir şey olmadığı bir dönem gelip geçmiştir. Hakikatte biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; imtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık. İnsan 1-2

77.Mürselat

Adını ilk âyetinde geçen “mürselât” (gönderilenler) kelimesinden alır. Müfessirler bu kelimenin âlemin idaresiyle görevli melekleri, rüzgârları, peygamberleri veya Kur’an âyetlerini ifade ettiğini belirtirler. 

İnsanda sorumluluk duygusunu güçlendiren âhiret hayatını etkili ifadelerle tasvir ettiği göz önünde bulundurularak nübüvvetin ilk yıllarında ilâhî vahye ve onun insan davranışlarını disiplin altına alan ilkelerine karşı gösterilen inatçı direnişler sebebiyle nâzil olduğunu söylemek mümkündür.

Mürselât sûresinde inkârcıların ebedî hayattaki hüsranlarının büyüklüğünü vurgulamak üzere, “Dinî gerçekleri yalan sayanların o gün vay haline!” mânasındaki cümle on defa tekrarlanmaktadır.

Ebû Hüreyre’den nakledilen bir hadise göre Hz. Peygamber, “Sizden biri Mürselât sûresini okuyup da, ‘Peki onlar bu beyana inanmazlarsa hangi söze inanacaklar?’ âyetine gelince, ‘Allah’a iman ettik’ desin” buyurmuştur (İbn Kesîr, VII, 175, 194). Diğer bazı rivayetler de Resûl-i Ekrem’in, “Beni Hûd, Vâkıa, Kıyâme, Mürselât, İze’ş-şemsü küvvirat (Tekvîr), İze’s-semâün şekkat (İnşikāk) ve İze’s-semâün fetarat (İnfitâr) sûreleri ihtiyarlattı” dediği (Abdürrezzâk es-San‘ânî, III, 368), namazın bir rekatında Mürselât sûresiyle ardından gelen Nebe‘ sûresini birlikte okuduğu kaydedilir (Buhârî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 6, 28; Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”)

*Onlar artık ondan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar? Mürselat 50

Kadir gecemizin kıymetini bilip bağışlananlardan olabilmek duasıyla. Dualarınızda biz aciz kardeşinizi unutmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi