Kalp neyle beslenir
Modern çağın insanı kalbinden yana daha mı dertli nedir? Mutmain olmayan bir kalbi taşımak sahibine yük olmaktan başka neye yarar? İyiyi ve güzeli kalbimizin yoldaşı etmeyi bıraktığımızdan beri ruhu ıstırap duyan, acı çeken ve sürekli sızlayan insanlar olup çıktık azizim. Böyle kocaman ve oldukça iddialı bir cümleyi kurma cesaretini nereden bulduğumu sual edenlere cevap için vereceğim adres yine kalbiniz olacak.
Aklı ve düşünceyi öncelediğimizden bilimin mutlak gerçek oluşuna teslim oluşumuzdan beri kalbin sokaklarında karanlığın, onulmaz bir hüznün ve merhem sürülmeyen bir yaranın varlığından hep şekva eder olduk. Ne akla ne bilime karşı ve düşman olduğum yanılgısına düşülmesin. Ruhumuzu emanet ettiğimiz kalp ne bilim ve deneyle, ne de akıl ve düşünceyle hasım değildir tam tersi berrak bir zihin, saf bir düşünce ancak mutmain ve sağlam bir kalp ile rehberlik edecektir insana.
İnsanoğlu hep daha ferah hep daha konforlu hep daha rahat yaşamanın yollarınıaradı yıllar boyunca. Bedenin doyurulması, zihnin uğraşları, hobiler, hazlar, konfor, envaiçeşit tat, zevk ve dahası… Bilimsel araştırmalar, teknoloji, modern yaklaşımlar zihin ve beden doyarsa insan da huzura rahata dinginliğe erecek sandı. Bu varsayım görece kaç kişide etkili olmuştur, kaç insanı gerçek ve saf anlamda mutlu edebilmiştir, kime vadettiği nihayeti verebilmiştir? Kalbi gözetlemeyen, kalbin huzuru ve sakinliğini, kalbin neşvünemasını gailesine almayan yaklaşım kalbin çektiği sancıyı anlamayacak, görmezden gelecek ya da kalbin şifası için yine fiziksel ve modern çağın çözümlerine sarılacak.
Bahsini ettiğimiz sızı, ıstırap, acı ve tatminsiz kalp sadece bu çağın meselesi değildi elbet, sadece modern çağın bir problemi hiç olmadı lakin bu çağın kalbe dair niyeti dünden daha acımasız ve daha vurdumduymaz. Nereden mi biliyorum? Azizim, bu çağın kalbi beslemek için sana sunduğu şeylere bak, kalp nasıl doyacak, nasıl kesecek feryadını, nasıl kurtulacak içine düştüğü buhranlardan, nasıl ışık tutacak nasıl çevresine ilham verecek…
Tıp bilimi insana nasıl besleneceği konusunda son derece bilimsel, formüle edilmiş, matematik ve istatistikle desteklenmiş öneriler sunuyor ve çoğunlukla başarılı da oluyor. Tıbbın dengeli ve sağlıklı beslenme konusunda aynı hassasiyeti kalp için de gösterdiğini söyleyebilir miyiz? Hiçbir hekimin ne beden ne kalp için kötü beslenme nasihati vereceğini düşünüyor değiliz. Tam da burada şu cümleyi derkenar olarak düşmüş olalım; kötü beslenme nasıl bedene zarar veriyor, ziyan ediyorsa, kötü beslenen kalp neticeleri itibariyle çok daha büyük bir yıkıma ve talana sebep olabiliyor.
Kalbin nelerden ve nasıl beslendiği mevzuu bugünün değil belki insanlık tarihi ile yaşıt. Diğer yandan yaşadığımız çağın kalbi kötü besleme konusunda hele ki çeşitlilik bakımından şampiyonluğu ele alacağı muhakkak. Kalp, inanç, şüphe, hislerle birlikte zihinden gelen, fikir, düşünce, sorgular, suallerle beslenir. Kötü beslenen bir kalbin şifası güç ve meşakkatlidir, kötü beslenen kalp sahibine ve ait olduğu bedene de sirayet eder.
Kötü beslenen zihin kalbe zarardır. Beyhude ve boş mevzular, kısır çekişmeler, dedikodular, çıkar hesapları kalbin coşkun akan saf ve temiz ırmağını bataklığa çevirebilir. Modern çağla birlikte hızla ve kontrolsüz büyüyen etkileşim, iletişim, teknolojik kirlilik, çığırından çıkmış enformasyon zihinleri kötü besliyor. Neyin gerekli neyin gereksiz, neyin kalbe şifa neyin kalbe ağırlık olduğunu terazi edemiyoruz. Ehem ve mühim sıralamasını kalbe göre değil çağın gereklerine ve dış dünyaya göre yaptığımız için sağlıklı ve sıhhatli beslenemeyen zihin kalbi de yorup bozulmasına sebep oluyor. Her birimiz yaralı ve dertli bir kalp taşımaya razı oluyor, kalbin sükûnet bulmasına ihtimal vermiyoruz. Oysa kalp bazen eski ahşap bir evde, ocakta yanan odunları çıkardığı sesle, fokurdayan bir demliğin kokusunda, bir dost sohbetinde, erenlerin meclisinde, bir seccade üzerinde mutmain ve mutlu olacak kadar naif, yumuşak ve gönül ehlidir azizim.