Kendinize Gelin
Ekonomi için sadece bakılacak kıstas enflasyon, döviz, borsa olsa hayat daha kolay olurdu.
Ülke ekonomisini etkileyenler arasında coğrafi konum bulunuyor. Tarım için dağlık, engebeli alanlar tarımı daralttığından ekonomik faaliyetlerin kısıtlandığını söyleyebiliriz.
Türkiye için bu durumu düşünürsek, üç tarafı denizlerle çevrili olması, balıkçılık ve turizm yapılması açısından önemlidir. Bu durumda ülke ekonomisinin coğrafya açısından son derece avantajlı olduğu sonucu çıkacak. Ülke ekonomisinin sanayi, hizmet sektörlerinden de ekonomik anlamda fazlaca etkilenildiğini bilmeliyiz.
Teknolojik gelişmeler ülke ekonomisini etkileyen faktörler arasından en önemlisidir. Bilimsel buluşların ülke gelişimi için kaçınılmaz olduğu bilinir. Uçuş teknolojileri, gen teknolojisi, yazılım teknolojisi gibi teknolojileri.
Doğal kaynaklar ülke ekonomisini etkileyen faktörler arasında doğal kaynaklar da yer alır. Yeraltı ve yerüstü zenginlikleri.
***Yatırımcılar Ne İster?
Türkiye yaklaşık %13’lük oranla tasarruf miktarı oldukça düşük bir ülke. Bu oran gelişmiş ülkelerde %33 civarında, gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama %33,5’dir.
Türkiye istenen büyüme oranını yakalamak için yabancı sermayeye ihtiyaç duymaktadır. Ülkemizde doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının miktarına baktığımız zaman 2006, 2007 ve 2008 yıllarında 22 milyar$ düzeyinde gerçekleştiğini görüyoruz.
Kriz yılları olan 2009 ve 2010 yıllarında rakamlarda önemli oranda düşüş olsa da 2011 yılında doğrudan yabancı yatırımlarının tekrar 16 milyar$ aştığı, takip eden yıllarda ise bu rakamın tekrar düştüğü, 2015 yılında ise yine 2011 rakamlarına ulaşılabildiği görülüyor. 2019 yılında yine 8milyar$ civarında oldu.
Bu rakamlar Türkiye’nin yabancı yatırım çekmede istediği düzeyi ve ivmeyi yakalayamadığını gösteriyor. Bizim lokasyon, lojistik imkânlar, genç ve eğitimli nüfus, teşvik politikaları, AB aday ülke konumu (teknik mevzuatlardaki eşitlik avantajı) gibi avantajlarımız bir arada değerlendirildiğinde bu rakamların çok daha yüksek olması beklenir.
Peki, sorun ne? Gerçekte bir yabancı yatırımcı (aynı zamanda yerli yatırımcı) yatırım yapmak istediği ülkede ne arar, öncelikle ne ister?
Bu konulardaki araştırmalara bakıldığında yabancıların bir ülkeye yatırım kararı alırken öncelikle; piyasa büyüklüğü, hammadde temininde kolaylık, vasıflı işgücü gibi hususlara baktığı, aynı oranda ekonomik ve siyasi istikrar aradıkları, ikincil planda da o ülkedeki destek ve teşviklere baktıkları görülmektedir. Bu konuda bizim yaptığımız çalışmalarda yabancı yatırımcının bir ülkeye yatırım yaparken;
- Politik istikrar varlığı, karar süreçlerinde işbirliği, etkinlik,
- Hedef pazarlara (iç ve dış) coğrafi yakınlık, ulaşım, erişim kolaylığı,
- Ulaşım imkânlarının çeşitliliği ve uygunluğu,
- Kâr ve kapitalin geri dönüş (repatriation) serbestliği,
- Yabancıların mülkiyet hakkı, uzun süreli kiralama, aylık kiralama imkânları,
- Enerji ve diğer altyapı hizmetlerinde rekabetçi fiyatlar,
- Yatırımcıya tek noktadan servis verecek yönetim sistemi (One-Stop Shop varlığı; kayıt, kurulum, izin, vize işlemleri vb.),
- Dünya standartlarına uygun bir altyapı, yaşama ve çalışma ortamı,
- Sektörel bilgi ve yetenekte kritik kütle varlığı: çok uluslu teknik personel ve nitelikli işgücü,
- Ar-Ge altyapısı, nitelikli teknik eğitim ve yükseköğrenim imkânlarının varlığı, yerel ve uluslararası bilim ve teknoloji enstitüleriyle işbirliği imkânları,
- Tax free zone (Gümrük ve Kambiyo rejiminden muafiyet durumu),
- Vergi ve diğer teşvikler: kurumsal ve kişisel gelir vergisi muafiyetleri, makine/ hammadde vb. ithalatlarında muafiyetler, ülkede üretilen ürünlere vergi muafiyeti kriterlere baktıklarını gördük. Ancak bir konu var ki yabancı yatırımcılar için tüm bu sayılanların toplamından daha önemli:
Hukuk, ülkelerde yatırım ve üretimin önünü açan en önemli unsur uluslararası standartlarda hazırlanmış hukuki altyapıdır. Mevzuatlar ne kadar sade, anlaşılır ve uluslararası müktesebata uygunsa işler o ölçüde kolay yürür. Yabancı yatırımcı için de bu tür mevzuat altyapısı bir güvencedir ve ülkeyi cazip kılar. Şayet bir ülkede %100 haklı olduğunuz bir konuda, %100 mevzuatlar da lehinizde iken muhatap olduğunuz bir dava sonucu hakkında endişeler taşıyorsanız bu durumda yabancı yatırımcı çekmeniz mümkün değildir.
Gelişmiş ve güçlü bir ekonomi olmak istiyorsak çağdaş ve güçlü bir hukuki altyapıya sahip olmak şarttır. Ama bu da yetmez; uluslararası standartlarda uygulamanın varlığı da gerekir. Bir ülkede hakkı zail olan bir vatandaş, mahkemeye ya da devlete başvurduğunda hakkını alıp alamamada konusunda endişe duyuyorsa bırakın yatırımı veya üretimi, bu vatandaşın kendini güvende hissetmesi, mutlu olması mümkün değildir. Biz buna “hukuk güvenliği” ya da bu alanda “öngörülebilirlik” diyoruz.
Sonuç olarak;
Yeni maliye bakanımız ve adalet bakanımız yatırımcılar için beraberce iş insanları ile verimli görüşmeler yapmakta. Bu süreçte yerli yatırımcılar için içişleri bakanımız da problemlerle ilgileniyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, ülkemizde kadın ölümleri sayısı anitsayac.com sitesinden anlık yayınlanıyor.
Ekonominin nasıl dünya çapında bir mesele olduğu pandemi sürecinde daha çok belli oldu.
Erkekler kendinize gelin, gösterdiğiniz şiddet sadece sizi etkilemiyor. Toplumun tamamını etkiliyor.