Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Kavramlardan kavradıklarımız

Kavramlardan kavradıklarımız

Cemaat: Namaz kılmak için bir araya gelmiş insanların oluşturduğu topluluğa verilen isim olması gerekirken, şerde cem etmek niyetiyle bir araya gelmiş bir grubun kirlettiği kavramdır.

Hizmet: Bu devlete ihânet için 40 yıl önce yola çıkmış bir nasipsizler kervanının, dershane çığırtkanlığı ile başlattıkları kalkışma neticesinde 40 gün içinde düştüğü hezimetin ifâdesidir.

Paralel: Millet irâdesinden kuvvet alan iktidarın hoşgörüsünden faydalanarak, milletin kaderinin siyoniste teslimini temsil eden kirlenmiş çizgidir.

Dershane: Niyeti, bu kadim Devlete ihânet etmek olan bir anlayışın hem para basma makineleri, hem de beyin yıkama bürolarıdır.

İmam: Câmiden kovulan, adâlet saraylarının ve emniyet bürolarının vazgeçilmez müdâvimi olan, davalarda ve hamlelerde karar vermek için fikrine başvurulan muhterem insandır.

Hoca: Büyük patronları olan bir ihânet şebekesinin genel müdür düzeyindeki CEO’sudur.

Zaman: Esnafın müşterisi ile arasını açan, bir türlü arkası kesilmeyen (iptal edilemeyen) kâğıt rulosudur.

Medya: Bir hükümeti bile düşüremeyecek gücü yoksa kapanması gereken iletişim kanalıdır.

Ananas: Allah dostu büyük insanların bol bol yediği ve aralarında hediyeleşmek için birbirlerine ikram ettikleri eşsiz bir meyvedir.

Gurbet: Türkiye’nin yaşadığı her ihtilal sonrası bu güzel vatanı terk etmek zorunda kalan ekmek davasının sevdalılarına kucak açan yeni bir mekânın, bir genel müdür (CEO) sâyesinde garâbete dönüşmüş hâlidir.

İhâle: İhâle makamının sözünden çıkmayacak, onun sözünü iyi dinleyecek birilerine Uganda’dan gönderilen enerji içeceğidir.

Beddua: Büyük âlimlerin dillerinden dökülen ve soğuk kış günlerinde ocaklara ateş düşmesi için yapılan hayır duadır.

Parti: Paralel devlet oluşturmak isteyenlerin, takiyye yaparak kolayca kandırdıkları, girdiği her seçimden galibiyetle çıkmasına rağmen, yetkilerini dost görünümlü birileri ile paylaşma gafletinde bulunan, basireti bağlı mâsum oluşumdur.

O arkadaş: Kibrin ve kendini beğenmişliğin tavan yaptığı bir kafadan çıkan samimiyet dolu dostluk hitâbıdır.

17 Aralık: Yolsuzluğu yoldan çıkaran, millet irâdesini hiçe sayan, bu garip milleti salak yerine koyan bir grubun, bu aziz milletten yetki alan insanlara altın vuruşu hesap ederken, altlarına ettikleri gündür.

Tır: Devletin istihbarat teşkilatının gizli işler yapmasından dolayı verilecek ceza için kullanılan ve insani yardımdaki insanlığı öldürmek için ihanet şebekesi tarafından basılan uzun ve geniş araçtır.

Vaaz: Haftada en az bir kez alınması gereken, ne işe yaradığının sorgulanması yasak olan ve insanı diyar diyar gezdiren sakinleştirici bir haptır.

Kozanlı: “Selamı var” diyenin kazançlı çıktığı, kozunu paylaşırken kasetlerin ortalarda uçuştuğu esrârengiz şahsiyettir.

Kaset: Bakanından milletvekiline, savcısından emniyet müdürüne kadar herkesin en çok korktuğu ve karşılaşmak istemediği an azılı düşmandır.

Takiyye: “Takke düştü kel göründü” benzetmesinde kullanılan takkenin kadim kullanıcısı olanın, bu zamana kadar alasını yaptığı ama kelini de gizleyemediği kandırmacasıdır.

Diyalog: İslam kardeşliği adına diğer dinlerin temsilcileri ile gerçekleştirilen; din kardeşine bedduanın, diğer dinlere mensup olanlara hoşgörünün tembihlendiği samimi ilişkiler bütünüdür.

Evet, bildiğimizi zannettiğimiz kavramların yeni yeni kavradığımız anlamları, içimizi karartmaya yetmektedir.

Her karanlığın sonunda bir ışık vardır. Ben bu kavramlara verdiğimiz yeni anlamların kıymetli olduğuna ve bunun bir nimet olduğuna inanıyorum. Her nimetin bir külfeti olduğu gibi, bu nimetin de Türkiye’mize ağır bir külfeti oldu ama olsun.

Şâirin diliyle söylersek:

“Olsun be aldırma, Yaradan yardır;

Sanma ki zâlimin ettiği kardır.”

Bir kıta da bizden olsun:

Bu millet kendi yolunu kendisi çizer,

Takkenin altındaki keli derinden süzer.

Takiyye olduğunu fark ettiği anda,

Hocaymış demez, bir kalemde çizer.

Duânızı eksik etmeyin efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi