Kanayan Yaramız Gazze
Aliya İzzetbegoviç diyor ki; “Ben düşmanı lanetlerim, sıra tarafsıza gelince, onlar tükürülmeye layıktır.”
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 7 Ekimden bu yana aralıksız devam ediyor. Gazze’de hayatını kaybeden Müslümanların sayısı 31 bini geçti.
Tüm dünyaya göstere göstere yapılan bu soykırım karşısında aylardır susan sözde hümanistler, nasıl bu kadar hissiz ve duyarsız kalabildiler, akıl alır bir durum değil.
Her durumda adalet, özgürlük, insan hakkı çığırtkanlığı yapan bu güruh, Gazze’ye karşı üç maymunu oynuyor. Lütfedip konuşmaya başlayanı ise ama şöyle oldu, ama hamas terör örgütü, ama Filistin halkı toprak sattıdan dem vurarak yapılan zulmü meşru göstermeye çalışıyor. Finalde de “çocuklar ölmesin” sloganı atarak prim yapma çabaları var.
Misyonlarında samimi olsalardı “ama” lara sığınmadan mazlum Filistin halkının arkasında dururlardı. Taraflarını açık bir şe duruyorsak kilde belli ederlerdi. Sessiz kalarak, zalimi destekleyerek, mazlumu yalnız bırakarak zulme ortak oldular.
Böyle bir ortamda bahanelere sığınmadan, kınayıcının kınamasından korkmadan mazlumların yanında, elbet Allah katında bu duruşun karşılığı en güzel şekilde verilecektir.
Elimizden bir şey gelmez bahanesine sığınmadan zalime karşı gücümüzün yettiğini yapmalıyız. Boykot ederek duruşumuzla, sosyal medyada kalemimizle, unutmayarak kalbimizle cihad etmeye devam etmeliyiz.
Unutmayalım!
Bir babaya evladının parçalanmış bedenini torbalarla taşıttılar. Küçücük çocuklara vasiyet yazdırdılar. Bebekleri hem yetim hem öksüz bıraktılar. Anne babaları evlatlarının acılarıyla yaktılar. Hastanelere gizlice girip tedavi olan insanlara ateş açtılar. Ölen Filistinlilerin cesetlerini kaçırıp organlarını çaldılar. Aç bıraktıları Gazzeliler hayvan yemlerini ekmek yapıp yediler. Onlarca insan açlıktan öldü.
Sözü yine Aliya’nın bir sözüyle bitirelim; “Her şey bittiğinde hatırlayacağımız; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır!”