Sıtkı Yonca
Sıtkı Yonca Kadın hakları konusunda Batı’dan ders almak(!) 1

Kadın hakları konusunda Batı’dan ders almak(!) 1

            İnsan hakları, özellikle de kadın hakları konusunda Batı’ya karşı ön yargılı olduğumu peşinen söyleyerek; yazıyı okuyup okumama konusunda takdir hakkınıza saygılı olduğumu belirtmiş olayım.  Başlığın sonunda ki parantez ünleminin anlamı da budur.

            Ön yargımız, bağnazlığın sebebi değil; hem eldeki mevcut tarihi ve felsefi bilgilerin hem de gözlem ve müşahedelerin sonucudur.

            Doğruluğu, yeni bilgiler ışığında tartışmaya açık olmasına rağmen, medeniyet konusunda en şöhretli milletin Yunanlılar olduğu söylenir ama kadınların bu medeniyette çok zelil bir hayat yaşadıkları nedense çok işlenen bir konu değildir. Örneğin, Yunan mitolojisine göre bütün kötülüklerin kaynağı bir kadındır. Yani kutuyu açan PANDORA.

             Yahudi mitolojisine göre kötülüklerin anası yine  bir kadın olan Hazreti Havva’dır(!)’’Hazreti Havva hakkında uydurulan yalan ve iftiralar, Yahudiler eliyle Hristiyan Avrupa’ya aktarılmış ve Batı düşünce sistemi ,ahlaki prensipler, görgü kuralları ve kanunları itibariyle bu mitolojilerden beslenmiş ve derinden etkilenmiştir.’’(Mevdudi-Hicab sf.18)

            Yunan Medeniyetinin bazı dönemlerinde kadına iffet, şeref ve haysiyetinin teslim edilmiş olması; kadının fıtratında erkeğe göre daha yoğun ve baskın olan edep ve haya duygusunu öldüren insanlık dışı hataları  örtmek için bir gerekçe olamaz.

            Kadınların iffet şeref ve vakar sahibi oldukları dönemlerde erkeklerden saygı görmelerine rağmen erkeklerin, bildikleri ve diledikleri gibi yaşama hürriyetine dair egosantirik düşüncesi, kadınların bu asil  dönemini cehenneme çevirmiş, Yunanlı bir fahişe sınıfının doğmasına sebep olmuştur.

            Hiçbir kural tanımayan bu şehvet tutkusunun  ilim adamı, tarihçi, edebiyatçı, şair, filozof gibi entelijansıyayı kuşattığı zaman güzellik tanrıçası Afrodit’e tapınmak Yunan halkı için bir ideal olmuştur mesela. Bu ahlak anlayışı o kadar yere düşmüş ki, ‘’Hindistan’da BAM MARG(Hindu mezhepleri arasında fahişeliği ibadet telakki eden bir inanç) İran’ın MAZDEK devri (kadınla, servetin umumun malı olduğunu kabul eden bir din) ve Babil fahişeliğinden’’ daha seviyesiz bir çukurdadır.(A.g.e. sf.22)’’

            Sodom ve Gomora’yı utandıracak(!) sahneler yaşamış bir medeniyetten söz ediyoruz; sanat (ART) adıyla yapılan heykellerin eşya adına varlıktan özür dileyen mahzun duruşuyla. Hermodios ve Aristogion, iki sembol Yunanlı, Lüt kavmi artığı…

            Yunanlıdan sonra medeniyet sırasını alan Roma’nın, erkeğe eşini öldürme yetkisi vermesinden nasıl bir kadın hakları çıkacağının çürümüş vicdanda bir anlamı yok. Bu medeniyet öncesiydi savunmasına girenlere ‘’Romalı kadınlar bir ömür boyu yaşlarının adedinden fazla erkekle evlenebiliyorlar’’ diyen Seneca’yı (M.Ö.4 M.S.65)hatırlatmanın işe yarayacağını da sanmıyoruz.

             Saint Grom isimli bir başka yazar (340-420) asil(!) bir Romalı kadının ‘’son olarak otuz birinci kocasından’’ söz eder. Roma halkı arasında çok yaygın olan Flora oyunu da medeniyet dönemi ürünü. Kadını, anne, abla, teyze, hala gibi değerlerle yücelten anlayışımız, saygımız ve edebimiz oyunu açıklamaya izin vermiyor. İstanbul Sözleşmesine sahip çıkanlar ne yaptıklarını biliyor galiba. Selamlar.

                                                                       (Devam edeceğiz inşallah)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi