İTHAF
Çok partili dönemin başlarında (1945-1950), tek partili döneme ait eleştirilere karşı savunma olarak kaleme alındığı anlaşılan bir belgede şöyle denilmektedir:
“Ebedi Şef (M. Kemal Paşa), fiilî başkanlık vazifesini vekil olarak zamanın Başbakanına (İsmet Paşa) devretmiştir. Bu bir gerçektir; Fakat BMM seçimlerini partisinin genel başkanı olarak daima bizzat idare etmiştir. Parti Genel Başkanı Vekilliğini Başbakana devretmiş olan bugünkü (1946) Devlet Başkanımızın (İsmet İnönü) hareket tarzı tas tamam büyük selefinin (M. Kemal Paşa) aynıdır. Bu konuda Atatürk’ten ayet nakledenler onun tefsirini yaparken kendilerini günlük politika hedeflerine götürecek ters manayı vermekten çekinmiyorlar”. (BCA, 490.1. 355.1490.1, 65; Ulus, 17 Temmuz 1946),
Savunmayı yapan CHP’li bir kalem.
“Fiili başkanlık vazifesi” diyor.
Başkanlık sistemine karşı olan CHP’li “Atatürkçülere” ithaf olunur.
TAASSUP
Bir memlekette fen ilimleri sosyal ilimlerin önüne geçmişse o memlekette müstemleke vaziyeti var demektir.
Fen ilimleri sosyal ilimlerin atmosferi altındadır. Zihnî yapı sosyal ilimlerle fonksiyonel olur.
Mesela Türkiye Erol Güngör gibi sosyologların sayısını hızla artırmalıdır. Ümit ediyoruz milletimizin tümel değerleriyle mücehhez olan sosyologlarımız başta olmak üzere tarih, felsefe ve edebiyat sahalarında istikbal vadeden değerlerimiz yetişmektedir.
Fakat 150 yıllık dönemde ortaya çıkan bir “aydın” tipi vardır ki, tam bir karabasan gibi ülkemizin semalarında kararıp durmaktadır. Bunlardan ülkemiz en hızlı şekilde kurtulmalıdır.
Bu hususta merhum Erol Güngör’ün çok güzel tespitleri vardır.
Güngör laiklik konusunda asıl tehlikenin halktan değil aydınlardan geldiğini işaret ederek şu tespitleri yapmaktadır: “Ne gariptir ki, taassubun en kötü örneklerini aydınlar vermektedir. Üstelik bizim aydınlar, taassubun dinden ileri geldiğini zannettikleri için, dine inanmamakla taassuptan da kurtulduklarını zannediyorlar ve bütün felaket de buradan ileri geliyor. Kendi inançlarını objektif hakikat zannederek herkese kabul ettirmeye çalışıyor, bunu yaparken zor kullanmakta da beis görmüyorlar. Türkiye’de hiçbir dinî dogma, aydınların vehimleri ve peşin hükümleri kadar tehlikeli olmamıştır. Bunlar kendilerine laik diyor ve bu laikliği halka da yaymaya çalışıyorlar. Öyle görünüyor ki, pek çok şeyler gibi laikliği de bir gün halktan öğreneceğiz”
Bir milletin temel değerleriyle mücehhez olan bir münevver böyle olur .
Kökü mazide bir âtiyiz.