Doç. Dr. Ömer Akdağ
Doç. Dr. Ömer Akdağ ALADAĞ

ALADAĞ

29 Kasım 2016 tarihinde Adana/Aladağ’da bir yurtta yangın çıktı. Dernek adına bir avukat açıklama yaptı. 12 talebe vefat etti. Bu vesileyle tekrar hayatını kaybeden talebelerimize rahmetler diliyor, acılı ailelerine taziyelerimizi takdim ediyoruz. Benzeri faciaların olmamasını temenni ediyoruz.

Vakayla alakalı idarî ve adlî tahkikat yapılıyor. Hizmet kusuru var mıdır, varsa nelerdir bunlar tespit edilecektir. Bu hususta menfi veya müspet değerlendirme yapmak uygun değildir.

Ancak, anlaşıldığı kadarıyla bir kasıt yoktur. Yani meydana gelen yangın vakası, bir kasıt neticesi vukua gelmemiştir. Hizmet kusuru olduğu tahmin edilen bu vakayla alakalı, ifade ettiğimiz gibi adlî ve idarî tahkikat yapılıyor.

Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus, bu yangın bahanesiyle çıkarılmak istenilen fırtınadır.

Hatırlatmak isterim ki, yangın bir kazadır. Bu kaza herkesin başına gelebilir. Böyle durumlarda olması gereken, kazanın tekrar etmemesi için alınması gereken tedbirlerdir.

Aladağ’da meydana gelen bu yangın vesilesiyle efkâr-ı umumide dikkatimizi çeken bazı hususlara nazar-ı dikkatleri celp etmek istiyorum.

Yangının çıktığı akşam saatlerinde fetö mensubu olduğu anlaşılan birisinin atmış olduğu twit çok manidardı. Amerika’daki şarlatanın tilmizi olduğu anlaşılan bu “çukur” adam “, insanların acılı gününde, yangının söndürülmeye çalışıldığı saatlerde şöyle bir twit atmış; , Gün geçmiyor ki, ülkemizde yangın ve cinsel tecavüz olmasın. Cemaatin kurumlarını çok ararsınız”.

Bu “çukur’un” “cemaat” olarak ifade ettiği 15 Temmuz ihanetin baş mimarıdır. Bu fetöcuların bu davranışlarını çok görmüyorum. Zira bunların cibilliyetlerinin iktizası bunu gerektirir. "Cemaat" adını da kirlettiler.

Aladağ’da faaliyetini yürüten derneğin “kusuru” bölücü ve hain yetiştirmemek midir? Bayrağımıza ve temel değerlerimize hürmet eden nesiller yetiştirmek midir bu insanların “kusuru”?

Aladağ’da PKK’lıların bir faaliyeti olsaydı bu fetö “çukuru” çok memnun olacaktı değil mi?

Yazıklar olsun.

Yangın haberinin verilişi tarzı çok manidar.

Milliyetçi ve muhafazakâr zannedilen bir ajans, yangın haberini verirken “flaş, son dakika haberi” şeklinde veriyor ve dakikalarca ekran altı yazıyla bütün dikkatleri oraya çekiyor.

Şimdi bu vakayı “haber değeri” olan bir mesele olarak değerlendirebilir miyiz?

Başka bir vakayla meseleyi anlatmaya çalışayım. Bundan beş-altı sene önceydi galiba. Fetö mensubu basın ve bu kirli çevreler, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ( o zaman başbakandı)“hastalığıyla” alakalı kesif bir yayın yaptılar. Şimdi bir başbakanın hastalığı “haber” değeri olan bir vaka olarak değerlendirilebilir mi?

Mesele bu kadar basit midir?

Vaki haberin veriliş tarzındaki şoklama, haberde gösterilen ihtimam eksikliği ve duygu yabancılığı vs dikkatlerden kaçmıyor. Yukarıda adını vermek istemediğim (milli ve manevi değerlere hassas olduğunu zannettiğimiz) ajans, yangın haberini, bir taraftan “flaş ve son dakika” olarak verirken diğer taraftan vefat eden sayısını 15 olarak veriyor. Halbuki vefat sayısı 15 değil 12 idi. Bu kadar acelenin sebebi ne olabilir?

Ülkemizde, Türk milletinin temel değerleriyle kavgalı olan matbuatı hepimiz biliyor ve tanıyoruz. Onların tezviratı beklenen ve tahmin edilen bir durumdur. Türk milletinin, tarih boyunca kurmuş olduğu cihan devletlerinde, sahip olduğu emsalsiz şefkatin beslendiği kaynak olan sevgili peygamberimize hakaret eden bir siyasi hareketten iltifat beklenmez.

Onlar bu kaza (yangın) vesilesiyle Türk milletinin inancına, itikadına ve bu hususta gayret gösteren sessiz milyonların hassasiyetine pervasızca dil uzatacaklardır.

Ama muhafazakâr olduğu bilinenlere ne oluyor?

Müslüman Türk milletinin temel değerlerini müdafaa ediyor görünerek oylarına talip olan milliyetçi ve muhafazakâr siyasilere ne oluyor?

Bu kin ve öfke nedir?

Ne demek “Sokak aralarında kurulmuş, sağlıksız, istismara açık” mekânlar?" Bir siyasi parti liderinin bu kadar rast gele konuşması talihsizliğin en dramatik olanıdır. Bir taraftan "Boğaz dokuz boğumdur, on defa düşüncek bir defa konuşacaksın" diyeceksin öbür taraftan Türk milletinin temel değerlerini gençliğimize vermeye çalışanlara bühtan edeceksin.

Yazıklar olsun.

Türk milletinin milli ve manevi değerlerini müdafaa ettiğini iddia eden siyasilerin, milletimizin temel değerlerini halkımızın gençliğine, hiç devlet katkısı olmadan vermeye çalışan insanlara karşı pervasızca ithamlarda bulunması teessüfe şayandır.

Türk milletinin fetret dönemleri olmuştur. Aziz milletimiz bütün fetret dönemlerini imanıyla ve azmiyle aşmıştır. Peygamber sevgisi milletimizin temel hareket noktasıdır.

Sonuç olarak ülkemizde farklı kanaatte olan topluluklar vardır. Bölücü olmamak, milli ve manevi hassasiyeti olmak kaydıyla ülkemiz insanının kalitesini artıracak her teşekküle hürmetimiz vardır.

Bir ülkede farklı düşünen insanların olması, kaliteyi artırır kanaatindeyim. Ama bu farklılık düşmanlık, haset ve birbirini yok etmeye müheyya olmak şeklinde olmamalıdır.

Her teşekkül, ülkemiz kanunlarının müsaade ettiği çerçevede kendi sahasında faaliyetini sürdürmelidir.

Cenab-ı Hak ülkemizi, insanlarımızı ve bütün insanlığı bu ve benzeri kazalardan korusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Ömer Akdağ Arşivi

YAZI

02 Ocak 2017 Pazartesi 09:01

DUA

19 Aralık 2016 Pazartesi 09:04