Israrla ve Kararlılıkla; İhanet, İhanettir
Mevzu bu ülke, mevzu Türkiye… Malum dün hain 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü idi. Gördük ve bildik ki “Türk” bu topraklarda olduğu sürece her daim dikkatli her daim uyanık olmak zorunda. Herkesin kendince bir “Anadolu” hayali ve herkesin bir “Türkiye” ideali var. Bence tüm bunların üstünde “Türklük” dediğimiz bir ana damar ve kaynak besliyor bu coğrafyayı. İlhamını da inancından alıyor.
Genç bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti birçok darbe ve darbe girişimi gördü. Muhtıralar, bildiriler, ihtilaller yaşadı. Devraldığı Osmanlı bakiyesi de benzer şeyler yaşamadı değil hem de en meşakkatli şekliyle. Kâh içeriden kâh dışarıdan bazen yerli işbirlikçiler bazen dış kaynaklı girişimler bu ülkenin çok evladını canından etti, çok eve ateş düştü, çok geri bıraktı. Bu darbeler, bu ihanetler silsilesi geleceğe dair hayallerimizi törpüledi, ufkumuzu köreltti, ideallerimizi çaldı, enerjimizi sömürdü, bizi bize düşman etti.
Darbeler tarihinden bahsedecek değilim lakin 15 Temmuz girişiminin öncekileri katbekat aşan fenalıkları var, zararları var, insanı şaşkına çeviren yöntemleri var, desisenin ve hilenin, kandırmanın ve kanmanın zirvesi var. İnancı ve dini kullanmanın, bunu yaparken uyuşturmanın ve uyutmanın uygulanışı var.
Tam da bu sebeple bahsi geçen hain darbe girişiminin çok iyi tahlil edilmesi, tüm işleyişinin çözümlenmesi gerekiyor. Bu yapıya “davam” diye sarılan kişilerin bağlantıları kadar iç dünyaları da tanınmalı ve bilinmeli. Öncekilere taş çıkartacak kadar ince planlanmış ve sinsice uygulanmış ve yıllara yayılmış bu hareketin tanınması ve tanıtılması çok mühim ve elzem.
Yıllar geçtikçe “eğer engellenmezse” bu yapıya dair pek çok inceleme, araştırma çıkacak ve çözümlemeler yapılacaktır. Diğer yandan ısrarla ve kararlılıkla bilaistisna her bir vatandaşın bu darbe girişimine ve zihniyetine karşı durması ayrı bir öneme sahip.
Bilinmeli ki bu hareket ilk önce İslam’a ve samimi Müslümanlara zarar vermiştir. İnancı gereği çalışıp didinen, bu ülke için çaba sarf eden, geleneği göreneği için yaşayan birçok genç bu zihniyetle kandırılmış ve heba edilmiştir.
Darbe girişimi bizzat Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılmıştır. Kimi yaklaşım ve kabuller, kimi elit geçinen kesimler durumu basitleştirip, siyasi bir hesaplaşmanın sonucu gibi görmek istese de böyle olmadığı aşikârdır. Siyasi tarihi iyi okuyanlar bu kalkışmanın tüm ülke evladına yapıldığını anlar ve bilir.
O gece hayatını verenler, bizzat “Türk Ordusu” kıyafeti içinde olanlar tarafından şehit edilmiştir. Bombalanan meclis Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Şahsında “hayatına kast edilen kişi” tüm ülke vatandaşlarının cumhurbaşkanı makamını temsil etmektedir.
Yakalanıp cezaevine konulanlar bu ülkenin kanunları gereği oraya tıkılmışlardır. Yakalananların hiçbiri suçlamaları kabul etmiyor lakin bu yapıyı da lanetleyip kandırılmışız demiyor. Tam tersi kaçıp gidenler “beyhude” bir umutla savunmaya devam ediyor.
15 Temmuz darbe girişimi ihanettir, hem de meclise, orduya, halka, millete. Sırt çevirmedir tarihe, geçmişe, dine ve inanca. Bunu görüp kabul etmezsek onca şehit yakamıza yapışır.