İSRAİL’İN KUDÜS’LE DERDİ NE?
Bu bir oyun değil… Ümmetin hüzünlü yanı, insanlık tarihinin şahidi, peygamberler tarihinin kutsal durağı; Kudüs… İnsaf ve vicdan sınırlarını zorlayan bir savaşın kurbanı artık o. Buna savaş denir mi? Saldıran zorlayan horlayan aşağılayan kimdir ve karşısında duranlar kimlerdir?
Dünya düzenini işletenlerin Yahudi zihniyetli olduğunu söyleyip duruyoruz. Bu iddiayı ispata gerek duymuyoruz çünkü iddia olmaktan çoktan çıktı. Bu zihniyetin bencil, hodbin, zalim, isyankâr, sözünde durmaz yapıda olduğu da malumdur. Sistemin kurulmasından işletilmesine kadar her anında kendinden olmayanı ezip yok etmek, var olmak için yok saymak üzerine kurulu bir kafa yapısından bahsediyoruz.
Bugün dünyayı yönetenler nihayetinde bir dünya imparatorluğu kurma peşindeler. Her ne kadar bu imparatorluğun sınırları devletler halinde haritada çizilmiş olsa da onlar için asıl olan kontrol edilebilir, sömürülebilir, müdahale edilebilir ülkeler elde etmektir.
Büyük şirketlerin, gizli örgütlerin, terörist yapıların eliyle yönetiyor sistem sahipleri dünyayı.Kapitalizmin baş göstermesiyle değişen kölelik düzeni siyah adamın ayağındaki prangayı çıkarttı ama kurtulması daha zor bir kelepçeyi siyah adamın zihnine ve kalbine vurmuş oldu.Teknoloji ile birlikte sömürgelerini uzaktan kontrol edebilir hale geldi. Ne kadar zenginlik varsa bildiği hepsi için planlar hazırladı, olası tüm ihtimaller için hazırlıklar yaptı.
Bu yetmedi ne yazık, yetinmesini bilmediği için hep daha fazlasını istiyor hep “ben” olayım diliyordu. Bunu sağlamak için de dünyanın herhangi bir yeri için sıklıkla oyunlar oynadı, organizeler yaptı, gizli ilişkiler kurdu, planlarını eylem sahasına koydu. Aynı Yahudi zihniyeti kendi eliyle kurduğu gizli örgütlere terörist dedi yine kendi eliyle tabi bedelini ödeterek bu tehlikeyi (!) savuşturdu.
Yaşatıldığımız hayatın künhüne vakıf değiliz çoğu zaman. Gün geçmiyor ki “bu işin içinde bir iş var” dediğimiz vaki olmasın.Ancak İsrail oyun oynamıyor artık, hile ve desise içine girmiyor. En azından işgal ettiği ve etmeyi düşündüğü topraklar için büyük planlar yapmıyor… Göz göre göre aklı bile bile yok ediyor Filistin’i.
Öldürüyor, hem de kendine yakışan şekliyle; alay ederek, aşağılayarak, horlayarak ve hatta güle oynaya öldürüyor. Hani şu hepimizin bildiği vaat edilmiş topraklar arzusu var ya, işte o topraklara adım adım yaklaşıyor. Sahi ne kaldı Filistin’den geriye?
Mahallenin şımarık çocuğunu dayılarına şikâyet edecek değilim. Yuh olsun onlara zaten. Yahudi’nin zulmü için Hristiyan zaliminden ne medet umayım… Kimi kime şikâyet edeceğim, yok şikâyet zamanı değil artık. Sosyal medyada paylaştığımız süslü ve çerçeveli cümleler tek başına yetmiyor, yetmeyecek. Hoş! Kimisi lanet okumayı bile beceremiyor, kimisi ne tarafa giydireceğini bilemiyor ya.
Ben ise çocukların öldüğünü biliyorum, ibadet etmek için saf tutanların tekmelendiğini biliyorum.İnsanlığın orada defalarca kez öldüğünü biliyorum. Bu bilmenin bana aslında nasıl bir yük yüklediğini de biliyorum ve bunun için Yaradan’a sığınıyorum.
Kur’an’da buluyorum hitabımı; “Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Ant olsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.”