İSLAM DÜNYASI TURİZM BAŞKENTİ

2016 yılında Konya çok önemli bir etkinliğin ve programın ev sahipliğini yapacak. Aslında etkinlikler desek daha doğru olur. Zira bu kapsamda Konya Büyükşehir Belediyesi Konya ve Türkiye’deki paydaşlarla programı gündemine aldı.

Bugünlerde planlar netleştiriliyor. Hummalı çalışmalara son hali veriliyor.

Ülkemizde İslam dünyasının tamamını kuşatıcı, işbirliği zemin ve imkânlarını artırıcı fazla etkinlik düzenlenmiyor, desek yanlış olmayabilir. Ama özellikle son yıllarda artan gayret ve girişimlerin hakkını da teslim etmemiz gerekiyor.

Turizm Başkenti programı kapsamında planlanan faaliyetler kamuoyunun dikkatine sunulmadığı için muhtemelen farklı kesimlerde merak uyandırıyor. Neler yapılacağı, nasıl yapılacağı gibi hususlarda spekülasyonlar yapılıyor. Haklı olabilirler. Şehre mal olan ya da olması gereken bir programı söz konusu olduğundan bahisle ilgi de o oranda artıyor.

Bu konuda planlanan etkinlikleri yakın dönemde belediyemiz Konya ve dünya nezdinde paylaşacak. Detaylara girecek değilim, lakin çalışmaların farklı kesimleri ilgilendireceğini ifade etmemiz lazım.

Kudüs-ü Şerif’ten devraldığımız dönem başkanlığını Medine-i Münevvere’ye devredeceğiz. İki mübarek beldenin arasında bir yerde bu unvanı devralmış olması şehrin sorumluluğunu bir kat daha fazlalaştırıyor.

Olayın muhataplarının mevzunun farkında oldukları kanaatine sahip oldum. Burada ortaya konulacak standardın bundan sonraki dönemlere dayanak ve kaynak oluşturacak olması nedeniyle özellikle Büyükşehir Belediyesi yetkilileri kılı kırk yararak, sorumlulukların layıkıyla yerine getirme çabası sergilemekteler.

Sonuçta İslam dünyasını ilgilendiren bir mevzu olması hasebiyle farklı bir konseptle yürütülecek. Alışılagelmiş turizm yaklaşımlarından farklılaşmış, inanç ve değerlerimizi adeta Hucurât Suresinde ifadesini bulan: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır” ayeti yol gösterici olmalı.

Sonuçta ‘birbirini tanısın’, diye yaratıldığı ifade edilen insanların bir şekilde bir araya gelmeleri, dertlerini ve sevinçlerini paylaşmaları gerekiyor.

“Seyahat edin, sıhhat bulasınız” sözü üstüne söz söylemek edepten değil. Mühim olan seyahat imkânlarını ve içeriğini zenginleştirmek.

Turizm dert, tasa ve sevginin paylaşılmasına zemin hazırladığı dönemde sevgi ve muhabbet artıyor.

Konya’mız bu manada İslam dünyasına sunabileceği, paylaşabileceği değerleriyle meşhur. Son dönemlerde Suriyeli kardeşlerine kucak açıyor. Geçmiş dönemde Sudan’dan ve dünyanın farklı bölgelerinden misafirleri vardı.

Bir yıllık bir dönem olduğu için yürütülecek faaliyetler daha değerli hale geliyor. Bilimsel, kültürel, sosyal ve eğitim başlıklarında çalışmalar paylaşılacak. Tek elden yürütülmesinin önemi ortada. Büyükşehir belediyesi programın sahibi. Şehir de destek verecek.

Bürokratik bakış açısına sıkışıp, kalmadan planlanmasında ve uygulanmasında fayda mülahaza ediyoruz. Resmileştirilen, dar bir formata sıkıştırılan törenlerden ibaret olmaması lazım. O nedenle Üniversiteleri, sivil toplumu ve toplumu kuşatıyor olmasında yarar bulunuyor.

Şeb-i Arus’la ilgili eleştiriler yöneltiliyor. Diğer programların yukarıdan bir bakış açısıyla ele alındığı ifade ediliyor. Bundan kurtulmak lazım. Konyalıyı programlara ilgi duyar hale getirdiğimiz zaman programlar kabul görür.

Önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek faaliyetlerin programını merakla bekliyoruz. Bilimsel bir bakış açısıyla ve sadece Konya için değil, Türkiye ve dünyaya açılan bir kapı olacak.