İlla Edep
İnsanın içinde ne varsa onu arar tüm yaşamı boyunca. Gönlümüzde barındırdıklarımız, aradıklarımızdır aslında. Gönlümüzde var olan şeyleri arar dururuz. Mevlana’nın deyişiyle “Neyi arıyorsak zaten o’yuzdur.” Kimisi edep, kimisi lütuf, kimisi hırs, kimisi öfke arar durur ve aradığına da kavuşur. Önemli olan şey fıtratımızda var olanları aramaktır. Bunlardan birisi de edeptir.
İnsanı insan yapan, insanı tamamlayan; lütuflara, güzelliklere vesile kılan şeydir edep. Lâ Edrî’nin ifadesiyle:
Edep iledir âlem-i nizâm
Edep iledir kemâl-i âdem (Lâ Edrî)
“Tüm âlemin düzene girmesi, insanın kemale (olgunlaşması) erişmesi edep iledir.” Dünyada oluşan tüm kirli, çirkin tablonun sebebi insanların bî-edep oluşundandır. Tüm sapkınlıkların, merhametsizliklerin, çirkinliklerin ardında edepten yoksun olmak vardır.
Lâ Edrî:
Edeptir kişinin daim libâsı
Edepsiz insan üryana benzer.
İnsanın elbisesinin edep oluşundan, edepsiz insanın ise çıplağa benzediğini anlatmıştır. İnsan edep elbisesini giymedikten sonra, tüm insanî kusurları, hevâları ortaya çıkar; bunları hiçbir elbise örtemez.
Aynı zamanda edepli olmayan her insanın sonu hüsrandır. Edepten, nezaketten uzaklaşıp, hırsa kibre, nefsine kapılan insanın sonu mağlubiyettir. Ebced hesabında hırs kelimesinin hemen arkasında hırman kelimesi vardır. Alimler hırsın sonu hırmandır (mağlubiyettir) olarak yorumlamışlardır.
Nâbî bir gazelinde edepten yoksun olanın feleğin sillesini yiyeceğine, belalara maruz kalacağına değinmiştir:
Hadd-i zâtında kim olmazsa edib.
Feleğin sillesi eyler te’dib.
Yunus Emre, edebin ilimden de öte olduğundan bahsetmiştir:
İlim meclislerinde aradım, kıldım talep
İlim geride kaldı ille edep, ille edep.
Yunus Emre
Her zaman aradığımız şey, bizi biz yapan vasıf “edep” olsun. Edebimizle tanınalım, edebimizle yaşayalım ve bu dünyaya güzel izler bırakalım. Edep makamına erişip, tüm lütufların ömrümüze gelmesi dileğiyle.