İletişim ve Ulaşım…
Radyodan, cep telefonlarına kadar uzanan bir süreç tarihin kendi içinde yer edinirken eski kavramının yerine daha da değerli olma özelliğini belirtmeye yönelik antika kavramı günümüzde yer edindi. Tabi burada eski kavramına yüklenen ifade ile eskinin kime neye göre eski ya da eskimiş olma özelliği yüklenen değerle ilgili olsa gerek. Mevzumuz bu mu? Elbette hayır. Tabi bu bir mevzu mu? Elbette… Bireyin düşünce ikliminin bir yansıması olduğu gerçeği, şahsa münhasır bir durum olmasıdır.
Konu ne öyleyse… Konu, iletişim kavramının üslupla yoğrulmayan kısmında bir takım hataların olabileceği gerçeği üzerinden konuşmaktan ziyade iletişim araçlarının ulaşım kavramının nitelik ve niceliğinin tarihi devirler içerisinde bir ilerleme kaydettiği ve hızlı bir şekilde değişime uğradığı gerçeği üzerinden beyinsel bir gezinme turu oluşturabilmek elbette bütün mesele.
Radyodan televizyona ve televizyonlardan cep telefonlarına doğru hızlı bir şekilde ilerleme gösteren bu ulaşım türü bu hızdan kaynaklı olmasından kaynaklı olma ihtimali üzerinden bir takım sorunları da beraberinde getirdiği ve günümüzün dünya sorunları arasında yerini aldığı gerçeği önümüzde durmaktadır.
Tabi bu arada ulaşım kavramına dair ilk icatların M.Ö 3000 yıllarına kadar uzandığı bilinmektedir. Ulaşım araçlarını sadece bir kalıbın içine sığdırmak ya da bunu kara yolu, deniz yolu, hava yolu ve demir yolu ile sınırlandırmaktan ziyade günümüz dünyasında kitle iletişim araçlarının varlığı ile bu yelpaze genişlemiştir. Ve böylece kitle iletişim araçlarının sayısı ve türü de artmıştır. Cep telefonları buna dair bir örnektir.
Burada şunu söylemek gerektiğini düşünüyorum. Yani teknolojinin gelişme aşamasında olan sürecin dünya coğrafyasında geliştirilmeye yönelik bir evrilme sürecini yok saymak ve bu gelişimin tam merkezinde yer almaktan geri durmakta ve üretimden uzaklaşmak doğru olmayacaktır. Bu konuyu bu yüzyılın verileri üzerinden değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Teknolojinin gelişim aşamasında, teknolojinin kullanımı hususunda sağlıklı bilgilere sahip olmak gerektiği de bu anlamda elbette önemli. En basit yönü itibariyle cep telefonlarının ulaşım aracı kategorisindeki sosyal medyanın günlük kullanımı ve limitinin üzerinde seyrettiği durumlarda beyin tümörlerinden, cilt yanıklarına hatta beyin çürümelerine yönelik ifadelerin geçtiğimiz günlerde Oxford Üniversitesinin yılın kelimesi olarak seçtiği, çevrimiçi içeriklere yönelik olduğu bilinmektedir.
Türk Dil Kurumu 2024 yılının kelimesini “ kalabalık yalnızlık” olarak açıkladı. Yani bu yüzyılın içerisinde, küreselleşen dünyada yalnızlaşan insanın hikâyelerine yönelik birçok cümle kurulabilir. Galiba iletişim aygıtlarının artması ile komşuluk kültürü ve buna dair verilerin azalması yönündeki korelasyon değeri tartışmaya açık bir konu olsa gerek bu yüzyılda. Konuyu elbette bir yönüyle değerlendirmekte doğru olmaz. Fakat sosyal medyanın etkisinin olduğunu da ayrı bir başlık olarak konuşulabilir.
Daha öncesinde teknolojinin tarihsel sürecinde ilk elektronik bilgisayarın yapıldığı 1946 yılından konuyu alıp, o günün şartlarında dile getirilen kavramların, şehirleşmenin etkisi ile gün geçtikçe yerini yeni ifadelere bıraktığına şahit olmaktayız. Uydu alıcılarının yaydığı radyasyonun etkisi gibi ifadeler yaygın iken, günümüzde uyduların bulunduğu atmosferik katmanın işlevini yitirmiş uydularla dolu bir çöplük durumuna dönüştüğü gibi hatta uzay madenciliğine yönelik söylemler yer almaktadır.
Bilinen yönü itibariyle konuştuğumuz bu gerçekliğin, bilinmeyen yönüne dair ise dünya coğrafyasında şu söylenebilir. Gelişmiş ülkelerde cep telefonlarını kullanmayan ya da dünya da sosyal medya aygıtlarının varlığından bi haber yaşayan insan kitleleri de bulunmaktadır. Fakat bu teknolojik faaliyetlerin aynı zamanda tarımda verimi artırdığı gibi birçok veri de konuşulabilir. Mevzu, kullanım kılavuzunun yanlış okunmasından ya da bilinçli okunmamasından kaynaklı olabilir mi? Sağlıcakla…