İki yorgun, çocuk gibi sarılsak birbirimize
İnsan çiçeği!
Yenilerde okuduğum bir kitapta yazıyordu; insan çiçeği!
Muhtemelen yazar da senin bir benzerini görmüş; sevdiğini, dua ettiğini, özlediğini, değer verdiğini belirtmek için çiçeğe benzetmiş ve söylemiş: İnsan çiçeği!
Yalnızız ve kalabalığın da bir parçasıyız. Çok insan intihar etmiş, ölmüştür de senin benim gibi elini kolunu sallayarak kaldırımlarda dolaşmakta, işlerine gidip gelmekte, hatta süslü cümleler bile kurmaktadırlar. İnsanların bir kısmı ölüdür Çiçek. Bizler canlı ve ayık, hayatın nimet, anlamın hikmet olduğunu bilenlerden olmalıyız. Bizi eksik ve hatalarımızla kabul etmesini, affetmesini Rabbimizden dilemenin yanında dost ve sevdiklerimizi de “başkalarını da” aynı şekilde affetmesini istemeli, bunun için Rabbimize yalvarmalıyız. Dua budur. İnsanlık budur. Çiçek olmak budur.
İnsan çiçeği. Rahmetli babam, ölüm için, “Bu işin sırası yok oğlum, ancak yaşlılar daha önce ölüyor.” derdi. Ölüm hepimize yakın, bana daha yakın. Bu âlemden göçüp gittiğimde, sana bir çift cümlem kalsın istiyorum. Özgürlüğü sevmelisin. Ancak özgür insanlar vardır. Var olmak ile sahip olmanın aynı şey olmadığını da unutmayasın. Kendi kafesinin, elinin uzandığı tüm kafeslerin kapısını aç, kafesinden kurtulup bulutlara doğru yükselen kuşlara benzeyelim. Bizleri var eden Rabbimiz bizleri özgür kılmıştır, bunu kimse elimizden almasın, buna fırsat vermeyelim. Özgür ve ilelebet sürecek bir soyluluğa talip olalım Çiçek.
Beethoven şöyle söylüyor:
“Yapılabilecek tüm iyilikleri yapmak,
Özgürlüğü her şeyden çok sevmek,
Ve taht uğruna bile olsa,
Gerçeğe asla ihanet etmemek.”
Hemen hepimiz kendimizi eksik buluruz Çiçek. Kendimizden memnun değilizdir. Fakat bu sevmemize, sevilmemize engel değildir. Sevmek ve sevilmek için mükemmel olmayı beklersek bu hiç olmayacak bir durumdur. Sevmek daha iyi insanlar olmamız için vardır. “Sevgi ve merhamet hariç hiçbir adımın iki gönlü birbirine yaklaştırmadığını görmedim,” Çiçek.
Bir hayatı çekilir hale getirme mucizesini başarabilecek şey, yalnız sevgiydi… Yalnız sevgiydi ve sevginin kendisi de çoklukla başarısızlığa uğrardı. Olsundu. Bizler yolda olmak ve yürümekle mükelleftik, ötesi nasip, ötesi kısmetti.
Bu dünyanın keşmekeşinden, hiç eksilmeyen yorgunluklardan, anlamını kaybeden sözlerden, güvendikçe yanılmalardan… Bu işlerin içinden nasıl çıkarsın Çiçek? Sevemezsen nasıl yaşarsın? Seversen nasıl?
Uzun bir rüyanın içindeydim. Erenler’de Metin ve Sadettin ile futbol oynuyordum. Paslaşıyor, birbirimize orta yapıyorduk. En iyi ortayı Metin yapıyordu. Hem birbirimizi kızdırıyor, hem bir arada olmanın kelimesiz ancak elle tutulur mutluluğunu yaşıyorduk. Uyanıyordum. Geceydi, karanlıktı, Metin depremde Sadettin bir trafik kazasında ölmüştü. Yalnızdım. Sahanın bir ucundan diğer ucuna koşuyor, karanlığın içine doğru, “Metiin!, Sadettiin!” diye bağırıyordum. Geceden ve karanlıktan korkmuyordum, arkadaşlarımın yokluğu korkutuyordu beni. Koşmaktan ve bağırmaktan yorulmuş, dizlerimin üzerine çöküp kalmıştım. Metin ile Sadettin ölmüştü. Gerçekti. Ağlıyordum. Ölüm gerçekti. Gerçek ağlatıyordu. Oturma odasında uyuyup kalmıştım. Annem üzerimi örtmüştü. Oysa annem de ölmüştü. Annemin elleri hayat doluydu ve sıcacıktı. Annem, sofra örtüsünü seren öpülesi iki elin sahibiydi. Allak bullak olmuştum. Sanki annemin, sanki Metin ile Sadettin’in ayak seslerini duyuyor da gözlerimi açamıyordum. Annem, Metin ve Sadettin… Hepsi ölmüşlerdi. Her şeyin boş olduğunu anlamaktan gelen bir boşluk içimi dolduruyordu. Geçmemiş, içimde kalan, ya da içinde kaldığım bir zamanı yaşıyordum. Aynı gülüşle güldüğüm insanlar ölmüştü. Kimsesiz bir şehirde yaşıyordum. Ağlayarak uyanmış, ağlayarak dua etmiş, ölüm demiştim; ölüm ayrılık gözükse de asıl kavuşma değil miydi?
İnsanlara ya da çağa kusur bulmak beyhude, süslü ve içi boş bir ifadedir Çiçek, kişinin kendisi, bütün o beğenmediği, eleştirdiği insanlardır. İnsan yaşadığı çağın kendisidir.
Elimizde tuttuklarımız –bu da gerçek değildir oysa- bizi tutuyor, elimizde tuttuklarımız ruhlarımıza zincir oluyor Çiçek. Elimizde tuttuğumuz ancak kalbimiz, özgürlüğümüz ve sevgimiz olsun.
Kalplerimizin açlığını gideren, kalplerimizde taşıdığımız dua, umut ve sevinçlerle, “bütün baharlar senin olsun” Çiçek.
Allah esirgeyen ve bağışlayandır!