Hayır Konuşmak
"İnsan her nefeste yeni biri olur ve her nefes, içini doldurduğumuz kelimelerle bilmediğimiz bir âleme yolculuk eder, sonra da oradan hediyelerle geri döner." diyor Mevlânâ.
Sözler düşüncelerimizin aynasıdır. İnsan, konuşmasına göre itibar kazanır veya kaybeder. Fikirlerinizin, karakterimizin yani benliğimizin kalitesi sözlerimizle kendisini açık eder. Çünkü insanı diğer varlıklardan ayıran özelliklerin başında dili yani konuşma kabiliyeti gelir.
İnsanlar aralarındaki iletişimi söz ile kurarlar. Onun için hem dinimizde hem insanoğlunun yaratılışı gereği sözün önemi büyüktür.
Bunun içindir ki, 'bin düşün, bir konuş' derler.
Kelimelerin hor kullanıldığı, ölçüsüz ve üslupsuz bir çağda yaşıyoruz. Bu hal maalesef ki biz Müslümanlara da sirayet etmiş durumdadır. Bu yüzden dilimizi, Rabbimizin bize öğrettiği ve emrettiği şekli ile yeniden inşa etmek vazifemizdir.
Yüce dinimiz İslam, insanlarla muhatap olurken, ölçülü ve yumuşak bir üslup kullanılmayı, güzel sözlerde bulunup kötü sözden kaçınmayı, hal, hareket ve sözlerimizle de olumlu bir tutum içerisinde olmamızı emrediyor. İsra suresi 53. Ayeti Kerime de Allah azze ve celle:
"Kullarıma söyle, sözü en güzel biçimde (en güzel olanı) söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozuverir. Şüphesiz ki şeytan, insanın apaçık düşmanıdır" buyurmuştur.
İnsan, ağzından çıkacak her kelimeye son derece dikkat etmelidir. Bazen ağızdan çıkan bir kelime, kişinin helak olmasına bile sebep olabilir.
Bir gün Rasulullah Efendimiz devesinin üzerinde, arkadaşları da O’nun önünde yürüyorlardı. Muâz bin Cebel:
“–Ey Allah’ın Resulü! Sen’i rahatsız etmeyeceksem, yanına yaklaşmama izin verir misin?” diye sordu. Efendimiz:
“–Yaklaş, yaklaş!” dedi. Yan yana ilerlemeye başladılar. Hazret-i Muâz:
“–Canım Sana feda olsun, yâ Rasulullah! Cenâb-ı Mevlâ’dan niyazım, bizim emanetimizi Sen’den önce almasıdır. Allah göstermesin, eğer Sen bizden önce vefat edersen, Sen’den sonra hangi ibadetleri yapalım?” diye sordu.
Rasulullah Efendimiz bu soruya cevap vermedi. Bunun üzerine Muâz:
“–Allah yolunda cihat mı edelim?” diye sordu. Efendimiz şöyle buyurdu:
“–Allah yolunda cihat çok güzel şeydir; ama insanlar için bundan daha hayırlı ameller vardır.”
“–Yani oruç tutmak, zekât vermek mi?”
“–Oruç tutmak, zekât vermek de güzeldir.”
Muâz, bu minvâl üzere insanoğlunun yaptığı bütün iyilikleri sayıp döktü. Resul-i Ekrem her defasında:
“–İnsanlar için bundan daha hayırlısı vardır.” diyordu. Hazret-i Muâz:
“–Anam, babam Sana kurban olsun yâ Rasulullah! İnsanlar için bunlardan daha hayırlı ne olabilir?” diye sordu. Yani hepsini döktüm, saydım dedi.
Efendimiz ağzını gösterdi:
“–Hayır konuşmayacaksan sus.” buyurdu. Muâz:
“–Yâ Rasulullah! Konuştuklarımızdan dolayı hesâba mı çekileceğiz?” diye sordu.
Bunun üzerine Rasulullah Efendimiz, Muâz’ın dizine hafifçe dokundu, şunları söyledi:
“–Allah hayrını versin Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya faydalı söz söylesin veya sussun, zararlı söz söylemesin!..” (Hâkim)