Hanimiş zeytin?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirleneceği dördüncü ve son toplantısını bugün yapacak.
Kulislere göre bu son toplantının ardından, bugün yeni asgari ücretin açıklanması bekleniyor.
Komisyon, ilk toplantısını 4 Aralık’ta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, ikinci toplantısını 15 Aralık’ta Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK), üçüncü toplantısını da 22 Aralık’ta Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (Türk-İş) ev sahipliğinde çevrim içi gerçekleştirmişti.
Bu toplantılarda ortak kanaat, asgari ücretin minimum 3 bin TL’nin üzerinde olmasıydı. Sosyal medya da asgari ücret beklentisini bu sınırda tutuyordu.
Açıkçası 3 bin liralık beklentinin uygulamaya geçeceğine pek ihtimal vermiyorum. Keşke olsa ama zor gibi.
Geçtiğimiz hafta TÜİK’in yaptığı hesaplamalar bence tam bir hayal kırıklığı idi.
TÜİK, ağır işler için 2 bin 792 lira 10 kuruş, orta nitelikteki işler için 2 bin 507 lira 70 kuruş, hafif işler için 2 bin 339 lira 10 kuruş asgari ücret önermişti.
Ben de “Ya milletin aklıyla dalga geçiyorlar ya da pazar-marketteki fiyatlardan haberleri yok! Ne denir ki? Bu öneriyi yapanlar o küsurattaki 10 kuruşa muhtaç kalsın...“ diye tepki göstermiştim.
Sosyal medyadaki takipçilerimin yorumlarını görünce az bile tepki gösterdiğimi anladım…
Eğri oturup doğru konuşmamız lazım!
Pandemi sürecinin getirdiği sıkıntılar bir tarafa, mutfağın cayır cayır yandığını ifade etmek zorundayım. Vatandaş şuanda enflasyonun altında eziliyor.
Raflardaki gıda maddelerine neredeyse her hafta zam geliyor. Elektrik fiyatlarının cep yakması, ev kiraları derken ay sonunu zor getiren vatandaşın mutfak masrafı da belini büküyor.
Özellikle sebze meyve fiyatlarında son zamanlarda yaşanan artış bütçeleri zorlarken, Allah’ın marulu bile 5 liradan satılıyor.
Kimsenin cevabını bilmediği o soruyu bir de sizlere sormak istiyorum: Tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan?
Marketlerdeki fiyatlara göre tavuk yumurtadan çıkıyor…
1 koli yumurta yerine 2 tane tavuk alabiliyorsunuz. Yumurta fiyatları uçuyor adeta.
Ayçiçek yağı konusuna hiç girmeyeceğim. Daha geçenlerde bahsetmiştim… Altınla yarışıyor adeta…
Meyve ve sebze tezgâhlarındaki fiyat artışlarını kimse görmüyor mu acaba?
Kemal Sunal’ın Orta Direk Şaban filmindeki "Hanimiş zeytin" diye kavanozda zeytin sevip, 1.5 domates aldığı günleri yaşıyoruz neredeyse.
Buna bir an evvel birilerinin çözüm bulması gerekiyor. Mutfaktaki alev söndürülmeden, ne asgari ücret artışı ne de başka bir şey derde derman olmaz.
Asgari ücret 10 bin lira olsa ne fayda?
Fırsatçılar şuan pusuda bekliyor. Asgari ücret arttı diye iğneden ipliğe her şeye zam yapacaklar.
Keza ev sahipleri de şuan pusuda bekliyor. Asgari ücret artsa da kiralara zam yapsak diye.
Yine Kemal Sunal'ın Orta Direk Şaban filminden örnek vereceğim. Oradaki "Zama zam, zamlara zam" repliği bu durumu çok iyi özetliyor aslında.
Asgari ücrete zam gelecek ama her şey yine zamlanacak. Vatandaş ne yaparsa yapsın…
Bu durumdan ne iş veren memnun ne de çalışan.
Devletimizin asgari ücret üzerindeki vergiyi 3’e bölmesi gerekiyor. Bu verginin üçte birini devlet almalı, üçte biri patronlara verilmeli, üçte biri de çalışana verilmeli. Böylelikle ne iş veren bu durumdan çok zarar görür ne de çalışan.
Devletimiz sıcak ve net vergi gelirlerinde kayıp yaşayacaktır ama bunu telafi edebileceği çok alan mevcut. Sadece spor kulüplerinden silinen vergiler bile bu kaybın bir kısmını karşılar.
Allah sonumuzu hayr etsin, geçim kolaylığı versin…