Hakaret üzerinden mağduriyet
Ekrem İmamoğlu’nun üç buçuk yıl önce YSK üyeleri aleyhine kullandığı ifadeler nedeniyle iki yılın üzerinde hapis cezası alması üzerine başta Meral Akşener olmak üzere büyük bir gürültü koparıldı. Ortalık birbirine katıldı.
Kesinleşmemiz bir karar üzerinden yapılan işlem üzerinden verilen tepki ölçülü değildi.
Hele de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde maruz kaldığı muamele hiç de uyumlu bir örnek olmadı.
İkisinde de bir mahkûmiyet kararı var. İkisi de görevdeki belediye başkanına karşı verilmiş cezalar.
Ancak Erdoğan örneğinde Cumhuriyetin en fazla değer verdiği şairlerden birinin şiirini okuma, diğerinde ise aynı Cumhuriyetin müessesesinin görevlilerini itham etme durumu mevcut.
İlkinde şikâyet devlet adına iken, ikincide gerçek kişilere karşı kullanılan hakaretlere karşı bir ceza verme durumu mevzu bahis.
Geçtiğimiz gün açıklama yapan YSK başkanı olayın farklı bir boyuta taşınmasına izin vermeyeceklerini ortaya koymuş oldu. Yani, 6’lı masanın adayı denilerek malum kişinin mağduriyet algısıyla cumhurbaşkanlığı makamına taşınmaya çalışılmasının risklerini belirtti.
Eğer, ‘aday gösterilir ve seçim döneminde mahkûmiyet kararı kesinleşirse adaylığı düşer, seçilirse bile mazbatasını alamaz’ ifadelerini kullandı.
Bu, muhalefete, özellikle de İmamoğlu’nu bir yerlere taşımak için meseleyi kaşıma acullüğüne düşen Akşener ve ekibine büyük bir darbe anlamına geliyor.
İstiyorlarsa yargıyla ve milletle karşı karşıya gelebilirler. Meydan okuma yapabilirler.
Ancak, buna Kılıçdaroğlu geçit vermeyeceğini açıkça ilan etti. Gönlünden geçen adaylık düşüncesini sabote etmeye çalışan ve altını oyduğunu iyice hissettiği Akşener’e karşı daha önce mevcut bulunan olumlu kanaatlerini gözden geçirme ihtiyacı hissetti.
Örnekten de görüldüğü gibi siyasette mühendislik kolay bir iş değil.
Her zaman hesaplar tutmuyor.
Mahkeme kararı açıklandığı gün ve ertesinde koparılan gürültü aklıselim sahibi insanları çileden çıkardı.
‘Ne oluyoruz’ deme ihtiyacı hissettiler.
Aman efendim, görevdeki bir belediye başkanına karşı verilen karar nasıl bu şekilde olurmuş?
Belediye başkanı suç işlemez diye bir kural mı var?
Bunun Kılıçdaroğlu’nun Adalet Bakanlığına yürümesinden kısa bir süre sonra gerçekleşmesi tam bir fiyasko ve çelişki idi.
Adalet dediğiniz şey, sana, bana ya da ona göre değişmez.
Bir fiil suçsa suçtur, değilse değildir.
İşleyene göre farklılaşmaz.
Aksine böylesi bir ifadenin kullanılmasını sorumlu mevkilerde bulunanlardan hiç beklemeyiz.
Bunun basın önünde ve kamuoyuna açık biçimde yapılması suçun ağırlığını arttırır.
Görünen o ki mahkeme kararı arkasından oluşturulmaya çalışılan algı çöktü.
Muhalefetin iki numarası, bir numaraya kazık atma derdinde. Rol kaparak ve muhalefeti tek başına temsil görüntüsü üreterek CHP’nin koltuğuna oturmaya çalışıyorlardı.
Oysa CHP’nin tarihsel bir kökeni, toplumsal bir tabanı var. ‘Atatürk’ün partisiyiz’ diyebiliyor.
Peki, İP ne diyecek?
Ne kadarlık bir müktesebata sahip?
Anlaşılan Masa kendi içinde kavga ederken, iktidar bloğu yoluna devam edecek.
Projesiz, plansız ve stratejisiz bir vizyonu belirleyen muhalefet bir yerlere taşınamayacak. Ellerine geçen fırsatları gole çeviremiyorlar, çünkü sürekli olarak ofsayt pozisyonundalar.
Kendileri bilir…