GELECEĞİMİZ EĞİTİME BAĞLI
Geçen haftaki yazımda günümüz sorunlarımıza çözüm üretecek yeni nesil vakıflara ihtiyacımız olduğundan bahsetmiştim. Teknolojinin, bilimin, bilginin çok önemli olduğu bu dönemde yeni bir vakıf anlayışına ihtiyacımız olduğunu, ayrıca dünyanın hızla küreselleştiği, popüler kültürün tüm insanlığa dayatıldığı, bu sebeple popüler kültürün baskısı ile karşı karşıya kalan Türk kültürü ve Türk dilinin desteklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin bir taraftan ileri teknoloji, ar-ge konularında bilgi sahibi diğer taraftan kültürünü, sanatını bilen eğitimli yetişmiş insan kaynağına ihtiyacı bulunmaktadır. Bunu yetiştirmek öncelikle ve geniş çapta Devletin görevidir. Türkiye acilen gelecek nesilleri yetiştirecek eğitim modellerini hayata geçiremezse geleceğimiz hiç olmadığı kadar karanlık olabilir. Zira içinde bulunduğumuz ileri teknoloji çağı dünya nüfusunun çok büyük bir kısmını basit işler yapan köleler haline getirecek. Bugün eğitimle kazandığımız birçok meslek, iş, beceri yakın bir zamanda bilgisayarlar veya robotlar tarafından yapılacak hale gelecek. Yapay zeka konusundaki gelişmeler tehlikenin ne derece yakın ve büyük olduğunu göstermektedir.
Devletin gelecek nesilleri yetiştirmek üzere kurduğu “Milli Eğitim”in şu an için hem “milli” hem de “eğitim” vasıfları çok tartışma götürür durumda. Eğitim meselemiz sadece merkezi yönetime bırakılamayacak kadar mühimdir. Bu sebeple özellikle Anadolu sermayesinin nitelikli ve milli değerlerine bağlı eğitimli insan yetiştirilmesi için gayret göstermesi gerekir. Bunun için kurumsal yapılar oluşturulmasına çaba gösterilmeli. Yerel belediyelerin bu çalışmalara ön ayak olması, teşvik etmesi gerekmektedir.
İhtiyaç olan bölgelere insani yardım götüren büyük vakıflarımız ve yardım kuruluşlarımız bizlere iftihar kaynağı olmaktadır. Hem insani ve ahlaki bir sorumluluğu yerine getirmekteler hem de büyüyen Türkiye’nin gönül coğrafyası ile bağlarını kuvvetlendirmektedirler. Ancak maddi ihtiyaçların karşılanması yetmemektedir, manevi alanda yokluğa, hiçliğe kayan bir gençlik ile karşı karşıyayız. Değerlerinden soğumuş, köksüzleşmiş bir gençlik karanlık geleceğin habercisidir.
Tehlikenin farkında değiliz ancak çok kısa zamanda eğitimin temelini atamazsak gelecek kuşak içinde tarihimizin en buhranlı dönemlerini yaşamamız mukadderdir.